Ne diyordu Yıldız Tilbe: "İki kadın bir adam Aşk çekilir aradan.."
Panait de tam tersini yazmış; "İki adam bir kadın Aşk çekilmiyor aradan.." :)
Saka kız, Anitsuka, kitabın adıyla Nerrantsula (turunç ağaççığı) ben senin hikayeni çözemedim. Ne yapmaya çalıştığını da anlamadım. İki erkek çocuğunun bir kız çocuğuna aşkıyla başlayan bir öykü. Çocukken saf masum düşünürüz. Aşka falan çalışmaz kafalarımız. Ama büyüdükçe yürek denilen şeyin dilini çözmeye başlarız. Biliriz onun ritminden kimi istediğini, kim için çırpındığını. Ama bu kız beni çıldırttı!... Spoiler olmasın içerikle ilgili açıklamalar yapamıyorum.
Panait'in akıcı hikayesi Nayır'ın güzel çevirisiyle iki saatte okudum. Daha erken bile bitirebilirsiniz. Vay böyle kitap görmedim diyemem. Bende etki bırakmadan biten, giden bir kitap oldu.
Baragan'ın Dikenlerinde tanıştım İstrati ile. Aytmatov esintileri vardı sanki. İçin için bir dram kokuyor kitapları. Baragan bir yolculuk bir içe dönüş hikâyesi. Upuzun ovalarda dikenlerin peşinden koşan çocuklar. İçlerinden kusmuşlar Dünyayı. Ateş dans etmiş çevrelerinde. Kısa ama etkili bir kitaptı. Ama durun ben Sokak Kızı Nerrantsoula'yı anlatacaktım size. Nereden geldik şimdi buraya. Olsun bahsetmiş olduk o kitabı da burada. İki erkeğin âşık olduğu bir kadın Nerrantsoula. Çocukluğu kötünün ötesinde geçmiş. Marko ve Epaminonda ile karşılaşıyor bir dere kenarında. Alıp çekiyor ikisini de kendi dünyasına sonra sizi sürükleyip götürüyor o şehirden bu şehire. Marko tutkuyla seviyor. Epaminonda derinden gidiyor. Yıllar geçiyor ikisi de vazgeçmiyor aşklarından. Gün geliyor her şey değişiyor. Merak ettiniz değil mi? Okuyun çok şey katar size!
İstrati benim için çok özel bir yazar. Kodin harikaydı. Nerrentsula'nın da aynı çarpıcılıkta olacağına inancım sonsuz. Tavsiye ederim. Nerrantsula, herkesin sokak kızı olarak adlandırdığı bir güzelin, kahkahaların içindeki hüznünü, ve İstanbul'a boğazda son bulacak öyküsünü dile getiren naif bir eser. O gün bugündür o güzelin sesi İstanbul da boğazda dalgaların sesine eşlik etmektedir
İki adam ve bir kadın.Bazen nefret ve çoğu zaman aşkla geçen bir hikaye. Her sayfada acaba burda gerçekten böyle bir şey yaşanmasaydı hikayenin sonu yine böyle mi biterdi demeden alamıyorum kendimi. Panait farklı bir bakış açısı ve olayları en içten duyguları yansıtacak kelimeleriyle beni başka düşüncelere sürüklemeyi başardı. Bana göre iki adam arasında yitip giden bir ömür olmuş.İyi okumalar.
Kitap aşktan ziyade dostluk ilişkisi üzerine kurulu diye okumuştum tanıtım bülteninde ama nedense böyle bir şey okumadım kitapta. Çünkü bir kız ve kızın hoşlandığı iki erkekle beraber bir de kızın daha sonradan tanıştığı engelli bir çocuğun hikayesini anlatıyor. Çok güzel de bulmadım açıkçası, bulanlara selam olsun ne diyim
bir kitabı göreceli tavsiye edebilmek çok zor.. kitabı lise yıllarında okumuş olsaydım sıkılmadan okur ilgi ile devam ederdim..zamansız okumuş olmanın kitaba ya da kitabın bana yansıdığını düşünüyorum. . okunmalı evet!! orta okul ,lise yıllarında sonrası geç bana göre. . yer yer anlatım kopuklugu sonuçta gelisteki yetersizlik ilgi kaybı oluştu ve hiç bir kitabı yarım bırakmadığım için sonunu getirdim.. zorunlu bir arayış var iki erkek bir kadın arasında geçen öykü diyalog kesit ile belirli bir yaş grubuna tavsiye ederim..
Romanlarıyla arkadaşlığı en güzel şekilde dile getirdiğine inandığım Istrati, bu enfes romanına kadını da ekleyerek tüm söylemek istediklerimizi iki ikilemeyle anlatıyor “arkadaş-kadın”.
Birbirine zıt karakterleri olan iki aşığı vardır Nerrantsoula'nın. Bir gün ortadan kaybolan bu kız, iki aşığı tarafından yıllarca aranır, bu iki zıt karakteri bu kızın aşkı bir arada tutmaktadır. Ve yıllar sonra iki aşık sevdikleri kızı hiç beklemedikleri bir yerde beklemedikleri bir şekilde buluyorlar.
biri rum diğeri yahudi olan iki genci Nerrantsoula' ya olan aşklarını ve ona kavuşmak için mücadelelerini anlatan bi kitap.Romanya, İskenderiye ve İstanbul'da geçiyor bu mücadeleler.Bazen rahatsız ediyor bu öykü ama bir zaman bu öyküyü unutamıyorsunuz.
Ne zaman ki bütün insanlığın derdiyle dertlenirsek, kendi olanaklarımıza göre bunu ifade edersek ve bencilliğimizin sebep olduğu kötülüklerle savaşırsak, ancak o zaman İNSAN ve SANATÇI olmaya başlarız.