avucuma sığacak büyüklükteki her şeyi küçük defterlerde biriktirdim. odama dökülen rüzgar yanığı yaprakları, radyodan çekilmiş acıklı şarkıları, alışamadım diye biten şiirleri, keşke diye başlayan mektupları biriktirdikçe azaldım. bana yanlış tren istasyonları gösterdiler. baksana orada mısın, dinliyor musun beni? kapının deliğinden babamın beni koruduğu sokağa bakıyorum, hatırladıklarımın masumiyetiyle ölüyorum..