Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Sol Ayağım

Christy Brown

En Eski Sol Ayağım Sözleri ve Alıntıları

En Eski Sol Ayağım sözleri ve alıntılarını, en eski Sol Ayağım kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Yalnızdım, kendi dünyama hapsolmuştum, diğerleriyle iletişim kuramıyordum; varlığımı onların varlığından ayıran, beni onların hayatı ve faaliyetleri dışında tutan camdan bir duvar vardı sanki.
Sol ayağım, içinde bulunduğum hapishanenin kapısının tek anahtarıydı.
Reklam
Ama ne yaparsam yapayım, ne yöne dönersem döneyim kendimi hep yalnız ve huzursuz hissediyordum.
Hayal kırıklığımı gizlemek için bütün gün resim yapıyordum; bir anlamı ya da teması olmayan, küçük, çılgın resimlerdi bunlar. Kaynayıp duran zihnimin kaba ve pervasızca kâğıda yansımasıydı.
Ellerimin görüntüsünden, aynada gördüğüm sallanan kafamdan ve çarpık ağzımdan nefret ediyordum artık. Çok geçmeden aynadan da nefret etmeye ve korkmaya başladım. Bana çok fazla şey anlatıyordu. Diğer insanların bana baktıklarında ne gördüklerini; ağzımın onu her açtığımda çarpıldığını, çirkin ve aptal görünmeme neden olduğunu, konuşmaya çalıştığımda ağzımdan anlamsız sesler çıktığını ve salyalar aktığını, gülümsemeye çalıştığımda yüzümün kırışıklarla dolu bir maske gibi göründüğünü, kafamın titreyip bir o tarafa bir bu tarafa sallandığını görmemi sağlıyordu. Gördüğüm şeyden korkmuştum, çünkü daha önce böyle göründüğümü düşünmemiştim hiç. Aynalara daha önce de bakmıştım, fakat neye bakacağımı bilmiyordum, tuhaf bir şey görmemiştim. Şimdi aynaya her bakışımda, aynı komik yüz arkamdan pis pis gülüyordu. Bir gün, gözyaşları içinde yatağıma tırmandım, sol ayağımı uzattım, duvara çiviyle asılmış olan küçük aynayı çıkarıp yere fırlattım. Paramparça oldu.
Sekiz yaşındayken hâlâ o eski arabaya biniyordum ve içinde asil bir kral gibi oturuyordum. Bu araba çirkin, eski püskü bir şeydi; kimseden iyi muamele görmüyordu. Hep tekmeleniyor, devriliyor, itiliyor ve üstüne basılıyordu. Herkes onunla alay ediyordu. Ama benim gözümde neredeyse bir insan gibi sevilmeye değerdi. Benden başka kimsenin takdir edemeyeceği garip bir saygınlığı vardı sanki.
Reklam
Orada otururken ben neyim diye sordum kendime. Tanrı’nın yaptığı şakalardan biri sadece.
Bütün bu acı çeken insanları gördükten sonra kafamda bir ışık yandı. Dehşete düşmüştüm; dünyada bu kadar acı çeken insan olduğunu hiç düşünmemiştim. Kabuğuna çekilmiş bir salyangoz gibi, dışarıdaki kalabalık dünyanın yeni farkına varıyordum. Bu insanlar sadece sakat değillerdi, beni şaşırtan, onların rahatsızlıklarının benimkinden daha kötü olmasıydı ! O ana kadar bunun mümkün olabileceğini hiç düşünmemiştim. O güne kadar bir kör olduğumu, ancak o anda, diğer insanların çektiği acılarla kendiminkini karşılaştırdığımda, benimkinin bir hiç olduğunu görmeye ve bütün kalbimle hissetmeye başladım..
Tıbbi tedavi yanında güven ve arkadaşlığa ihtiyacımız vardı. Bize acı veren tek şey kaslarımız veya organlarımız değildi. Bazen iç dünyalarımız; zihnimiz ilgiye, yamuk kollarımız ve bacaklarımızdan daha çok ihtiyaç duyuyordu. Eğri ağızlı ve yamuk kollu çocuk, eğer bunları anlamadan büyümeye terk edilirse, kendisine ve hayata karşı, çok çabuk aynı eğrilik ve yamuklukla davranmaya başlar. Eğer normal insanlarla kendisi arasındaki 'fark' zihnine yerleşirse, bu fikir onunla birlikte gençliğe ve daha sonra da yetişkinliğe dek büyüyecek, böylece hayata vücudu kadar zarar görmüş bir zihinle bakacaktır. Hayat O'nun için, kendi 'sakatlığının', kendi ruhsal acısının bir yansıması olacaktır.
Hayatım şekilsiz, amaçsız, değersiz görünüyordu. Büyüdükçe etrafımda oluşan duvarların arasına hapsolmuştum. Özgür olmayı çok özlüyordum. Zincirlerimden kurtulup kaçmak için can atıyordum.
Sayfa 93
Reklam
"Öbür dünyayı düşünmeden önce bu dünyayı görmek ve anlamak istiyordum."
O benim için bir anneden daha fazlasıydı; savaştaki silah arkadaşımdı.
Çocukken sakatlığımın bilincine vardığımda acı acı ağlamıştım. Artık ağlamıyordum; gözyaşlarının ferahlatıcılığını bile yaşayamıyordum. Bütün acım içimdeydi.
Kitap
Daha önce pek fazla okumuyordum. Kitaplar evimizde pek sık görülmezdi. Ekmeğin daha önemli olduğu düşünülürdü. Karnımızı doyurmak zihnimizi doyurmaktan daha önemli bir işti.
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.