Gerçekleri yazanlara baskı uygulamak, doğruyu söyleyenleri dokuzuncu köyden kovmak bir başka toplumsal hastalığımızdır. Hırsızlıklara, yolsuzluklara karşı çıkan, halkın, devletin çıkarlarını savunan, gerçekleri yazan ve söyleyenleri hiç sevmeyiz. Doğruyu yazanları, söyleyenleri sürüm sürüm süründürmekten sadistçe bir zevk alırız. Onlara yapmadığımız kalmaz. Gerçekleri yazanlara, söyleyenlere sosyal, siyasal, ekonomik ve psikolojik baskı uygular, onları bir kaşık suda boğmağa çalışırız. Amaç, gözü kör, kulağı sağır, vicdanı kör, korkak, pısırık, uyuşuk, rahatlıkla yönlendirilebilecek bir toplum yaratmaktır. Sömürücülerle işbirlikçilerinin de istedikleri budur zaten.
Siz Türkiye'nin ve Türk ulusunun bütünlüğünü her türlü dış ve iç tehlikelere karşı koruyabiliyor musunuz? Her zaman bilimin gösterdiği yoldan gidebiliyor musunuz? Ulusal gelirin adil dağılmasını sağlayacak demokratik devrimleri, köklü bir düzen değişikliğini gerçekleştirerek zenginlerle fakirler arasındaki korkunç uçurumu kapatabiliyor musunuz?
Atatürk'ü ve O'nun yaptıklarını, eylemlerini yadsımak tek sözcük ile nankörlüktür. Atatürk duşmanlarının çabaları tarihsel gerçekleri çarpıtmaya yetmeyecektir. Gayretleri boşunadır.