Günaydın!
Dün akşam, benim için 2016'da serinin ilk kitabını okumamla başlayan 'The Giver' serüveni son buldu.
2016da okuduğumda beni çok etkileyen, serinin ilk kitabı 'Seçilmiş Kişi'den sonra maalesef serinin devam kitaplarını okumamıştım ancak geçen dönem science-fiction dersimizde serinin ilk kitabını tekrar okuduğumuzda bu sefer serinin geri kalan üç kitabını da okumaya karar verdim ve dün sabah başladığım serinin son kitabı olan 'Oğul'u elimden zorunlu olmadıkça bırakmadan dün akşam bitirdim.
Kitapta, ilk kitapta gördüğümüz, Jonas ve Gabe'in kaçtığı topluluğa tekrar dönüyoruz ancak bu sefer hikayesini takip ettiğimiz kişi, toplulukta doğum annesi görevi verilmiş olan ve Gabe'i doğuran Claire.
Kitap çok ilginç olayları barındıran bir roman olmasa da Claire'in başından geçenler ve oğlunu bulma serüveninde hem kendini, hem de dünyayı keşfetme sürecinde okuduklarınız tamamen okuyucuyu içine çekiyor ve her şey sanki gözünüzün önünde yaşanıyormuş gibi içinizde çok güçlü bir şekilde hissediyorsunuz.
Bu seriyi bitirdim ancak Lois Lowry'nin okumadığım başka kitaplarını da okumaya devam etmek istiyorum çünkü gerçekten kitaplarında aktardığı düşünce ve duygular, ve bunları aktarma biçimi o kadar doğal ve o kadar samimi ki okumaktan çok bunları hissediyor ve yaşıyorsunuz.
Kesinlikle yazarın öteki eserlerini de, bu seriyi de tavsiye ediyorum.