Yıkılmış yuvama kaldırıyorum kadehimi
Kin, öfke dolu hayatıma
Yalnızlığına ikimizin
Ve sana kaldırıyorum
Yalanına bana ihanet eden dudaklarımın
Gözlerindeki ölü soğukluğuna
Hayatın bu kadar acımasız, kaba oluşuna ve kurtarmamasına bizi tanrının.
Nasıl savrulur yüzler, öğrendim ben,
Gözün arkasından korku nasıl bakar da
Çivi yazısının ser sayfaları neden
Hep acıyı çizer yanaklarda,
Nasıl külrengi ve siyah lüleler
Birden dönüşür gümüş rengine,
Dudaklarda gülücük nasıl söner
Ve titrek alaycı gülüşte korku yine.