Son Durak Auschwitz

Eddy de Wind

Sözler ve Alıntılar

Tümünü Gör
Auschwitz-Birkenau Toplama Kampı
"Birkenau'da neler olduğunu duydun mu?" "Birkenau ne?" diye sordu Hans. "Birkenau koca bir kamp," diye cevap verdi Eli. "Auschwitz tesisinin içinde bulunan bir bölüm. Tüm yaşlılar ve çocuklar buraya vardıklarında, banyo yapacakları söylenerek orada büyük bir odaya sokuluyor. Gerçekte gaz odası ve orada gaz verilerek öldürülüyorlar. Görünüşe göre sonrasında da yakılıyorlar…”
Ölüme mühürlenmek buna derler
“Berberde işi bitenin eline üzerinde bir numara yazılı bir kâğıt veriyorlardı. Sonra bu numarayla dövmeciye gidiliyordu. Hans'ın numarası, 150.822'ydi. İğne koluna girerken sadece alaycı bir şekilde gülmüştü. Artık Dr. van Dam değil, "Häftling* 150.822"ydi. Ama bir kere Dr. Van Dam olmuştu ya, şimdi ne olduğu umurunda değildi…”
Sayfa 27 - *Häftling (Almanca) = mahkum, demektir.Kitabı okudu
Reklam
Hollanda’da yahudilerin imha süreci
“Hollandalı yahudiler, kendi çöküşlerine yavaş ama emin adımlarla kendileri ilerlemişti: 1940: Yahudilerin kamu görevlerinden kovulması. 1941: Serbest meslek icraatının yasaklanması, toplu taşıma araçlarının kullanımının yasaklanması, dükkân sahibi olmanın, tiyatroların, parkların, sporun, kısacası hayatı güzelleştiren her şeyin yasaklanması; servetin 10.000 gulden ile sınırlandırılması; sonraları 250 guldene düşürülmesi. 1942: Sürgünlerin başlaması, yaşamın yasaklanması. Süreç yavaştı, çünkü Hollandalılar, "kendi" yahudilerinin Hollanda'nın herhangi bir yerinde terör henüz zirveye ulaşmamışken imha edilmelerine tahammül edemezdi…”
Juden Dreiecke
“Burada insanlara verilen ve kıyafetlerin üstüne takılan bu üçgenlerin anlamı, amacı neydi? İnsanlara bu değerlendirme neye göre yapılıyordu? Buradakilerin çoğu kırmızı üçgenlerinde P harfi olan Polonyalılar, yani siyasi mahkûmlar. %90’ı aslında kaçakçıdır, siyasi söylemleri de sarhoşken söyledikleri aptalca şeylerdir. Kırmızı üçgen taşıyan Almanlar ise genellikle gerçek siyasi tutuklulardır. Sonra bir de siyah üçgenli Ruslar var. Asıl siyasi mahkûmlar onlar çünkü işlerinin sonlandırılması tamamen siyasi bir karardı. En kötüleri de yeşil üçgenler, üçgenin sivri ucu yukarıya doğruysa profesyonel suçlu, sivri aşağıya doğruysa, şartlar sebebiyle suç işlemek zorunda kalmış olanları gösteriyordu…”
Sayfa 121Kitabı okudu
İğrenç zulümler
“Almanlar, 1939'da ülkemize ilk girdiklerinde, Yahudilerin evlerini bastılar. Erkekleri çalışma kamplarına göndermek üzere topladılar, kadınlara da tecavüz ettiler. Irk kirlenmesi umurlarında değildi. Küçük çocukları ayaklarından tutup kafalarını ağaca veya kapıya vurarak öldürdüklerini gördüm. O zamanlar moda oydu. Nazilerde her yıl farklı bir moda çıkar. 1940'ta çocukları iki taraftan çekerek ikiye ayırırlardı. 1941'de bir kova su alır, çocukların kafasını içine sokarak boğarlardı, bir karış suda boğulmuş olurlardı. Son zamanlarda biraz sakinleştiler. Artık Yahudileri gazla öldürüyorlar, kamplar da birkaç sene önceki kamplara kıyasla sanatoryum gibi, insanları da daha sistemli imha ediyorlar…”
Sayfa 104Kitabı okudu
Muzelman
“Artık neredeyse hiç dayak yok ve Muzelman* olmazsan, hiç tehlike altında olmazsın. "Ne demek istedin, ‘Muzelman’ da ne demek?" "Ah, tabi ya sen hâlâ yeşilsin. Hiç hac için Mekke'ye giden cılız, bitkin, kendinden geçmiş, bir deri bir kemik kalmış, Gandhi tipli adamı duydun mu? İşte onun gibiler Muzelman." Hans anlamıştı. "Peki öylelerine ne yapıyorlar?" "Artık çalışamayacak durumda olduklarından krematoryuma gönderiyorlar." *Muzelman (Holl.): Toplama kamplarında yorgunluk ve hastalıktan tepkisiz, duyarsız hale gelmiş, çalışamayacak durumdaki mahkumlar için kullanılır. Müslüman'dan türetilmiştir…
Reklam
Tibetlilerin Rüzgârgülleri
“Yıkanma odasının duvarlarında özlü sözler yazılıydı: ‘Reinlichkeit ist der Weg zur Gesundheit.’ (Alm.-Tr): Sağlığın yolu temizlikten geçer. ‘Halte dich sauber’ (Alm.-Tr): Kendinizi temiz tutun. ‘Vergesse nicht deine Seife’ (Alm-Tr): Sabununu unutma. Ve daha niceleri. Böylece insanlar banyoya girdikleri illüzyonuna kapılıyorlardı. Temizlik dedikleri, birkaç damla soğuk suydu, sabun yoktu, ellerini de gömleğine siliyordun. Almanların uygulaması bu şekildeydi. Bir slogan ne kadar sık tekrarlanırsa ve her yere asılırsa, bir süre sonra insanlar ona inanmaya başlardı. Tibetlilerde üzerinde dua sözcükleri yazılı rüzgârgülleri vardır. Rüzgârgülleri rüzgârla döndükçe, dua da sürekli tekrarlanmış olur. Yıkanma odasında da o hesap; ellerini soğuk suyla yıkarken, ‘Kendinizi temiz tutun’, yazısını üç kere okuyunca temiz sayılıyordun…”
100 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.