Bediüzzaman Said Nursi'yi Anlatıyor

Son Şahitler 1

Necmeddin Şahiner

Son Şahitler 1 Quotes

You can find Son Şahitler 1 quotes, Son Şahitler 1 book quotes, the most impressive sentences and paragraphs on 1000Kitap.
Abbas Mehmet Kara
." Abbas Mehmet Bir akşam üzeriydi, namaz için Yokuşbaşı Mescidine gelmiş, ezanı bekliyorduk. Hocaefendi elinde bir odunla tavuğu kovuyordu. Tavuğu niçin kovduğunu sorduk. Tavuk oradan oraya kaçıyordu, fakat Üstad odunu atıyor, tavuğu dışarı atmak istiyordu. Biz arkadaşlarla bunun sebebini sorduk. Bize cevaben üç yumurta gösterdi. 'Bu tavuk dün iki tane, bugün ise üç tane yumurtladı. Benim iktisat kaidemi bozuyor. Bu sebepten kovuyorum' dedi
Sayfa 400 - Nesil Yayınları 1.baskı
Tahirî Ağabey * Bir gün Üs­tad’ımı­zın ya­nın­da, ‘Be­nim Ha­lı­kım bu dün­ya­yı ba­na ha­ne yap­mış, gü­neş be­nim bir lâm­bam­dır, yıl­dız­lar be­nim elekt­rik­le­rim­dir, ye­ryü­zü çi­çek­li mi­çek­li ha­lı­lar­la seril­miş be­nim bir be­şi­ğim­dir... ilh.’ oku­nur­ken Üs­tad, Ta­hi­ri Ağa­be­ye dö­ne­rek, ‘Ta­hi­ri! Sen, böy­le­yim, di­ye­bi­lir­sin’ de­di. “Af­yon hap­si­nin ver­di­ği sı­kın­tı­lar­dan do­la­yı ba­zı kır­gın­lık­lar, ih­ti­lâf­lar be­lir­miş­ti. Çok mü­te­es­sir olan Üs­tad’ımız, Al­lah’a mü­te­vec­ci­hen, ‘Ya Rab! Yok mu be­nim hiç ih­ti­lâf­la­ra girme­yen ta­le­bem?’[1] di­ye yal­var­mış. Üs­tad bi­ze, ‘İş­te o za­man ba­na Ta­hi­ri gös­te­ril­di’ de­miş­ti
Nesil Yayınları 1.baskı
Reklam
Mustafa Barçın
Mustafa Barçın Geçmiş günlerde ben Balıkesir'de Hasan Basri Çantay'ı ziyaret etmiştim. Merhum Çantay, 'İlk mecliste Bediüzzaman ne kadar haklıymış, biz hocalar Üstad Bediüzzaman'ı desteklemedik ve yalnız bıraktık. Biz hocalar Bediüzzaman biraz fazla gidiyor, diye kendilerine mani olmaya çalışmıştık. Kendilerini durdurmak için, aman fazla ileri gitme diyerek, ceketinin eteğini çekmiştik. Bizler biraz da korkuyorduk. Bediüzzaman çok pervasızdı. Hiç kimseden çekinip korkmuyordu. Ama yıllar geçince Bediüzzaman'ın ne kadar haklı olduğunu gördük, bizlere hakkını helâl etsin." dedi. Merhum Doktor Barçın, Ağabeyi Mustafa Barçın'dan duyduğu bu hatırayı Emirdağ'ında Üstad Bediüzzaman'a anlattığı zaman, Bediüzzaman, "Maşaallah, maşaallah demek hocalar benim otuz sene evvel söylediklerime yeni gelmişler, madem öyledir, ben de onlara hakkımı helâl ediyorum." diyor.
Nesil Yayınları 1.baskı
Abdullah Sağcı
Abdullah Sağcı Bediüzzaman'ı "Molla Said" olduğu zamanlardan tanıyordu. Kafkasya Dağlarında da beraber bulunup Rus Harplerine iştirak etmişti. Şöyle diyordu: "Bediüzzaman, bir bakıyorum benim yanımda, bir bakıyorum düşmanın içlerine dalmış, harp ediyor. Başı sarıklı, agelli, ayağında çizmeler, durmadan Rus gâvuruna kılıç sallıyordu." Abdullah SAĞCI Dede, bir anda Kafkasya'nın karlı dağlarından, Çanakkale'ye geçiyor, "Harplerde Bediüzzaman bize yardım ediyordu. Onun mânevî yardımı ve himmeti hep benimle oluyordu. O yanımda olunca korku duymuyordum." diye anlatıyordu. "Harpte bile namazlarını terk etmiyordu. Asker ve talebelerini iki gruba ayırıyordu. Bir grup düşmanla çarpışırken diğer grup namazını geçirmeden eda ediyordu. 'Biz askeriz, bu din düşmanları bizim vatanımızı elimizden almak istiyorlar. Korkmayın, benim talebe ve askerlerim onların binine bir tanesi bedeldir.' diye Bediüzzaman bizleri teşvik ediyor, teşci ediyordu."* Abdullah Kula Ben çay yaptım. Götürüp dağıtacaktım. Üstad tepsiyi elimden alarak kendisi dağıtmak istedi. Ben utanmış ve mahcup olmuştum. Israr ettim. Yine kabul etmedi. aynen bana şunları söyledi: 'Yazdığınız, hizmetine koştuğunuz Kur'ân ind-i İlâhî'de makbul oldu. Melekler sizin fotoğrafınızı alıyor. Ben de Kur'ân'ın bir hizmetkârı olarak, size hizmet etmem lâzım
Sayfa 72 - Nesil Yayınları 1.baskı
* Büyük Ruhlu Küçük Ali Ağabey sonra dedi ki: “Bir nokta daha var. Adam diyelim akşam namazını kıldı. Abdesti bozulmadan sedirindeki yastığa dayandı, tefekkür edip duruyor. Ama Süfyan’ı, ehl-i küfrü de çok seviyor. Olmadı işte şimdi. O, yaptığı ibadetle, taatla öyle kendini kurtaramaz. Çünkü onları kim severse, onların cürmünün aynısı kendi defterine geçer. Bu günahların altından kalkılır mı?” Kendin işlersin günahı; o ayrı bir şey. Fakat memleketten Kur’anı kaldırmaya çalışanlara muhabbet; onların günahı senin amel defterine geçer. İşte böyleler namazını kılıyor ama dostunu düşmanını bilmiyor. Böyle yaşayanlar çok tehlikededir” dedi Büyük Ruhlu Küçük Ali Ağabey. Büyük Ruhlu Küçük Ali Ağabeyin, ağabeyi Sarıbıçak Mustafa da büyük evliyaydı.
Nesil Yayınları 1.baskı
* Santral Sabri (K) Bediüzzaman'ın cübbesi ile yangını söndürdü. Bediüzzaman'ın Barla'da Nur Risalelerini telif ettiği senelerde, yani l926 ve l934 seneleri arasında Bedre yakınlarındaki bir korulukta yangın çıkıyor. Sabri Efendi bu alevleri ne yaptıysa söndüremiyor, önleyemiyor. Neticede sırtında Üstad'ından yadigar olarak bulunan cübbeyi çıkartarak alevlere doğru uzatıyor, dalga dalga yayılmak istidadı gösteren kızıl alevlere hitap ediyor: "Yak işte yakalabilirsen, işte bu Bediüzzaman'ın cübbesi!" Az sonra alevler çekiliyor, ferini kaybediyor ve nihayet sönüp gidiyor. Bu hâdise Bediüzzaman'a intikal edince, Nurlu Üstad tebessüm ederek Sıddık Sabri Efendiye hitaben: "Keçeli, beni orman koruyucusu mu yaptın!" diye latife yapıyor.
Nesil Yayınları 1.baskı
Reklam
40 öğeden 41 ile 40 arasındakiler gösteriliyor.