Babür ve Oğullarının Romanı

Son Timurlu

Pirim Kadirov
"Dağ başı karsız, yiğidin başı belasız olmazmış."
Çocuğa ne kadar sevgi ve değer verirsen o kadar senin olurmuş. Bizim veremediğimiz sevgiyi başkaları verirse, çocuk da onların olurmuş.
Sayfa 978
Reklam
Ama biliyordu ki anası, padişah babasına karşı saygılıydı. Kabil'den iki ay boyu yol alırken bir dakika bile kocasının adını ağzından düşürmemiş, onu hep övüp durmuştu. Babası da onları karşılamaya çıkıp Helali Gölü yakınlarında beklememiş miydi? Yorulan atının değiştirilmesini bile bekledemen, yaya yürüyerek Mahım'ı karşılamamış mıydı? Hatta karısına olan saygısını göstermek için üç çağırımlık mesafeyi onun atının yanı başında yaya yürümemiş miydi? Bunu gören insanlar, "Bir padişahın hanımına bu kadar saygı gösterdiğini de ilk defa görüyoruz dememiş miydi?
Sayfa 500
- Daha önce bizlerde de hanımlara karşı saygı vardı, dedi Babür. Semerkant'a Bibi Hanım adına medrese kurulmuş. Onun karşısında Saray Mülk Hanım Medresesi var. Şah-ı Zinde'deki Şadı Mülk Hanım Makberesi ise dillere destan. - Yoksa o zamanlar değerli hanımlar çok muydu yahut onların ilim ve sanata katılımları mı fazlaydı? diye söze karıştı Mahım Sultan kocasına bakarak. Şimdi niye böyle oldu Hazretim? - Kaderin cilvesi işte! dedi Babür. Kadınlara değer verilmesi daima ilim ve sanata düşkünlükle orantılıdır, ilim ve sanatın ilerlediği devirlerde kadınlara değer verilmiştir. Yozlaşma dönemlerinde ise kadınlar da pespaye olmuşlardır.
Sayfa 344
Şeybani Han'la varisleri bir asır boyunca nice kabiliyetli insanı vatanlarından cüda ettiler. Mirza Babür gibi nice kişiler ülkelerine dönmek için Şeybanizadeler'le yıllarca çarpıştılar ama onları yenemediler. Amma kişilerin yapamadığı işi zaman ve tarih yaptı. Şeybanizadeler'in devleti içten çürüyen altı delinen ve belli bir zaman içinde dibe çökmesi kaçınılmaz olan bir gemiye benzedi...
Sayfa 966
Cahilliğin bu kadarı
Merhaba arkadaşlar. Geçen haftalarda bir abimizin desteğiyle almak istediğim ama bir türlü nasip olmayan Son Timurlu kitabına kavuştum. Bu kitabı okudukça sövdüğüm, heyecanlandığım yerlerde oluyor. Misal kitapta Tahir karekteri nişanlısıyla gizliden anlaşıp görüşüyorlar aralarında ki âşk dillere destan. Kitapta iki kardeş padişah arasında kavga
Sayfa 79 - İleri YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Dahhak efsanesini duymuş muydun? Çok kötülük ettiği için iki omzundan iki yılan çıkmış. Bu tür yılanlar bir padişahın omzuna yuva yapmaya bayılırlar. Bu yılanlardan biri zalimlik diğeri bid'at ve hurafedir. Biri tahtperestlik diğeri egoistliktir.
Sayfa 990
- Babamdan bana geçen bir inancı sana aktarayım : "Hayalperest" demelerinden korkmadan en ulu amaçları hedef edinmeyi kendine âdet haline getir. Ancak bilesin ki hiçbir ulu amaç, ulu kabiliyet sahipleri devrin en kâmil simaları olmadan gerçekleştirilemez. Bu yüzden elinden geldiğince çevrene en kabiliyetli en iyi insanları toplamaya çalış. Dünyanın hiçbir serveti, hiçbir mücevheri kendi elinle çevrene topladığın yüksek kabiliyetli kişiler kadar kıvanç ve şöhret kazandıramaz. Kabiliyetli insanlarda bazı hatalar bazı eksiklikler olsa bile onları affetmeli. Eğer onları itham ederek hapse atarsan ulaşacağın en yüksek mertebe de ancak bu olur. Ne kadar çok insana iyilik edersen bu iyilikler bir gün hiç ummadığın bir yerlerden fazlasıyla sana döner gelir. Dünyada iyiliği bilmek ve iyilik etmeden daha üstün bir baht yok, bunu hiçbir zaman unutma, oğlum! Hümayun sözlerini tamamladıktan sonra babasının kitabını oğluna takdim etti.
Sayfa 767
Babür kütüphaneden çıkarken, üst üste zil çalan saate bakıp kendi kendine düşündü: Ne tuhaf! Ali Şir Nevai hazretleri vefat etmiş olsalar bile icatları yaşıyor. Yoksa ikinci ömür dedikleri bu mu? Bu saat, sahibinin ikinci ömrünü ölçüp, zil mi çalmakta?
"(Bâbürnâme için) Ben her şeyi kitapta açıkça yazdım. Çünkü evlatlarımız gerçekleri bilsinler ve bizi melek gibi görmesinler. İşlediğimiz hataların bizi ne zor duruma soktuğunu anlasınlar."
Sayfa 495Kitabı okudu
Reklam
- Kabil ve Semerkant'ta Türkçe alfabeyi yapmak istedim. Maksadım tüm devlet işlerini Türk diliyle yürütmekti. Ama bu hareketin nasıl bir faciayla sonuçlandığını siz biliyorsunuz. - Eyvah! diye iç çekti Handemir. Böylesine büyük bir cesaret başarıya ulaşamadı ya! - Ama Türk alfabesi, Türk dili, Türk kültürüyle ilgili arzularım hiç sönmedi. Oğullarım Hümayun ile Kâmran Hattı Sığnaki'yi mükemmel öğrendiler. Bu alfabeyle bana mektup yazıyorlar. Şu anda bile ben gece gündüz Türkçe düşünüyor, Türkçe yazıyorum. Çünkü anamızın ağzımızdaki ak sütü haline gelen dilimiz bizim manevi vatanımızdır. Türkçe yazdığım zaman ruhum sanki tekrar Andican ve Semerkant'a dönmüş oluyor. Doğduğum topraklara borçlu olduğum evlatlık vazifemi ümit ederim ki yazdığım eserler icra ederler. Türk illerini manevi bağlarla birbirine bağlamak benim arzu ve ideallerim arasındadır. Bu amacımı ben gerçekleştiremezsem inşallah benden sonra gelecek evlatlarım gerçekleştirir! Dilerim ki Türkçe yazdığım kitaplar bu amacımın gerçekleşmesine hizmet etmiş olur.
Sayfa 497
“El yerinde kıymetli, göz yuvasında değerlidir. Eğer göz ile el birbirine ters düşerse bundan her ikisi de zarar görür.“
Sayfa 33 - İleri yayınları
Oo.. Hanzade Begim! dedi. Gözlerime inanamıyorum! Hanımım bu ne hal? Niye erkekler gibi giyindiniz? - Namertler çoğalınca erkekler gibi giyindim.
Sayfa 146
Milliyet isimleri
Kitapta 158 ve 160da milliyet söz konusu olur. Bu sayfada bizim klasik bildiğimiz Türk boylarının isimlerinin biraz daha derine inince boyların alt kabilelerinin olduğunu öğrendim. Biliyorum bu konuda hiç araştırmam olmadığı için geç öğrendim. Kitapta sayfa 158de Nayman kabilesinin lideri Kamberbiy ile Muhammed Salih arasında şöyle bir muhabbet
Sayfa 158 - İleri YayınlarıKitabı okudu
''Giriftem alem be merdı-u zor Ve likin nehurdemha hôd be gôl'' (Dünyayı mertlik ve bilek gücümüzle aldık; ama kendimizle birlikte mezara alıp götürmedik.
İleri YayınlarıKitabı okudu