Songs of Innocence & Experience

William Blake

En Eski Songs of Innocence & Experience Sözleri ve Alıntıları

En Eski Songs of Innocence & Experience sözleri ve alıntılarını, en eski Songs of Innocence & Experience kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Sevinç için yaratılan kuş Bir kafeste oturup nasıl şarkı söyler? -W. Blake
“The sun does arise, And make happy the skies; The merry bells ring To welcome the Spring; The skylark and thrush, The birds of the bush, Sing louder around To the bells’ cheerful sound; While our sports shall be seen On the echoing green.”
Sayfa 7 - Apple BooksKitabı okudu
Reklam
How can the bird that is born for joy Sit in a cage and sing? How can a child, when fears annoy, But droop his tender wing, And forget his youthful spring?
Sayfa 56 - Apple BooksKitabı okudu
Children of the future age, Reading this indignant page, Know that in a former time Love, sweet love, was thought a crime.
Sayfa 52 - Apple BooksKitabı okudu
"Ve dünyada küçücük bir yere konduk biz, Sevgi ışınlarına dayanmayı öğrenelim diye, Ve bu kara vucutlar ve bu güneş yanığı yüz, Bir bulut ve gölgeli bir ormandır sadece."
"Aşk düşünmez hiç kendisini Göstermez kendisine hiç özen Başkalarıyladır bütün zoru Cennetler yapar cehennemlerden" Böyle söylüyordu çamur parçası Fırlamıştı bir hayvanın ayağından Derken bir şarkı duyuldu Irmaktaki bir çakıl taşından: "Aşk düşünmez hiç başkasını Hep kendisine kafa yorar İstemez kimsenin mutluluğunu Cennetlerden cehennem yapar"
Reklam
Aşk
"Aşk düşünmez hiç kendisini Göstermez kendisine hiç özen Başkalarıyladır bütün zoru Cennetler yapar cehennemlerden" Böyle söylüyordu çamur parçası Fırlamıştı bir hayvanın ayağından Derken bir şarkı duyuldu ıImaktaki bir çakıl taşından: "Aşk düşünmez hiç başkasını Hep kendisine kafa yorar İstemez kimsenin mutluluğunu Cennetlerden cehennem yapar"
Bana ölüm giysilerini giydirdiler, Ve bu kederli şarkıyı öğrettiler. Baktılar mutluyum, dans edip şarkı söylüyorum, Bana zarar vermediklerini düşündüler: Dua etmeye gittiler Tanrı'ya, onun Rahibine ve Kralına, Bizim sefaletimizden bir cennet kuranlara.
AH! GÜNEBAKAN
Ah, zaman yorgunu günebakan, Güneşin adımlarını sayıyorsun. Gezginlerin yolu bitirdiği yerde O güzelim altın ülkesini arıyorsun: Orada, arzuyla tükenmiş Gençler, Ve solgun Meryem, kardan kefeniyle, Doğrulup mezardan, can atıyorlar Gitmek istediğin yere gitmeye.
Tanrısal Bir İmge
insan yüreği var kıyıcılığın, ve kıskançlığın insan yüzü; dehşetin tanrısal insan sureti, ve gizliliğin insan giysisi. insan giysisi dökme demirdir, kızgın bir dökümhane insan sureti, insan yüzü damgalanmış bir ocak, onun aç karnı insan yüreği. çünkü insan yüreği var rahmetin, merhametin insan yüzü; ve sevginin kutsal insan sureti, ve huzurun insan giysisi.
Reklam
Kaplan! Kaplan! gecenin ormanında Işıl ışıl yanan parlak yalaza, Hangi ölümsüz el ya da göz, hangi, Kurabildi o korkunç simetrini? Hangi uzak derinlerde, göklerde Yandı senin ateşin gözlerinde? O hangi kanatla yükselebilir? Hangi el ateşi kavrayabilir? Ve hangi omuz ve hangi beceri Kalbinin kaslarını bükebildi? Ve kalbin çarpmaya başladığında, Hangi dehşetli el? ayaklar ya daNeydi çekiç? ya zincir neydi? Beynin nasıl bir fırın içindeydi? Neydi örs? ve hangi dehşetli kabza Ölümcül korkularını alabilir avcuna? Yıldızlar mızraklarını aşağıya atınca, Göğü sulayınca gözyaşlarıyla, Güldü mü o, görünce eserini? Kuzu'yu yaratan mı yarattı seni? Kaplan! Kaplan! gecenin ormanında Işıl ışıl yanan parlak yalaza, Hangi ölümsüz el ya da göz, hangi, Kurabilir o korkunç simetrini?
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.