Evet, cehennem biziz. Fakat cehennem aynı zamanda başkaları. Hakeza cehennem, bir yandan da başkalarının kesin yokluğu. İnsanlarla aramıza mesafe koymak ve onları fiili alanımızdan uzak tutmak ama yoldaşhğın güven veren telgraf sinyallerinden mahrum kalmayacağımız kadar da yakınımızda bulundurmak için muazzam bir altyapı inşa etmek durumunda kaldik. İkisini birden istiyoruz: bir yandan dikkatimizi kendi başarısızlıklarımızdan ve yapilacaklar listelerimizden başka yöne çekerken, diğer yandan gerçek ötekinin varlğının ve ihtiyaçlarmın doğurduğu O zahmetli yükümlülüklerden kurtulmak. - Ki bu yükümlülükler de çok yakın bir zamandan beri, hiç değilse birkaç bin yildu, adına "toplum" denen yükümlülüklerin ta kendisidir.
Çağdaş kapitalizm, sürekli daha fazla tüiketmek isteyen, standartlaşmış zevkleri kolayca yönlendirilip öngörülebilen, rahatça işbirliği yapacağı çok sayıda insana ihtiyaç duyar. Herhangi bir otorite, ilke ya da ahlak duyguya tabi olmadiğını düşünen, kendini özgür ve bağımsız hisseden ama diğer yandan buyruk almaya kendisinden bekleneni yapmaya ve toplumsal makineye sorunsuz şekilde uyum sağlamaya hazır, zora başvurmaksızın yönlendirilebilen, lidersiz güdülebilen, -yol almak, hareket halinde olmak, işlev görmek ve ilerlemek dışında- hiçbir hedefle teşvik edilmesine gerek olmayan insanlardır onun ihtiyacı.
"Dolaylı hale getirilmiş zihni ve tat alma organı için gerçek bir tada sahip olduğu sürece dijital biftekle yetinen, Matrix'teki bile isteye aldatılmış karakter gibi "gerçek" ilişkileri simüle edilmiş ilişkilerle değiş tokuş etmiş durumdayız."
"Sosyal medyanın gelişen altyapıları bizi iki ayrı yöne çekiyor. Bir yandan, hashtagler ve başka trend işaretleri gibi protokoller sayesinde aynı hikayelere, aynı sitelere, aynı viral sahte-olaylarla doğru giderek daha fazla güdülüyoruz."