Sorgu Quotes

You can find Sorgu quotes, Sorgu book quotes, the most impressive sentences and paragraphs on 1000Kitap.
Hem uygarlığımızdan bir nebze koklatmıyoruz, hem de uygarlıklarını ortadan kaldırmak için var gücümüzle çalışıyoruz. Zaten yerli halk Fransızlarla eşit haklara sahip olsaydı, onları böylesine sömürebilir miydik?
Sayfa 13 - Oda Yayınları-1979-ÖnsözKitabı okudu
Asphalia'da olmak, lüks bir lokantanın akvaryumunda yüzüp duran, birbirine çarpan küçük balıklardan olmaya benzer. Her an elinde kağıt biri aşağıya inebilir, bizi dördüncü kata çağırabilirdi.
Sayfa 152 - Oda Yayınları
Reklam
Umutsuzluk içinde başkaldırmaya zorladığımız bu insanlar ya mahvolacak ya da bizim gibi insan olduklarını dünyaya kanıtlayacaklar.
Sayfa 13 - Oda Yayınları-1979-ÖnsözKitabı okudu
Sunuş, Jean-Paul Sartre
Son savaşta İngiliz radyolarından ve gizlice çıkan gazetelerden Oradour'daki katliamı öğrenir, sonra da yolda kendi halinde giden Alman askerlerine bakar: “Aynı bize benziyorlar, bu işleri nasıl yapabiliyorlar acaba?” derdik. Bir de nasıl yaptıklarını anlayamadığımız için gururlanırdık. Bugün anlaşılamayacak bir şeyin olmadığını biliyoruz artık. Çünkü Fransızlar şu gerçeği kavradılar: Eğer bir ulusu, kendi öz benliğine karşı koruyacak gelenekleri ve yasaları yoksa ve eğer 15 yıl, dünün kurbanlarını bugünün cellatları haline getirebiliyorsa, o ulusun olaylar karşısındaki tutumu ve davranışı yalnızca fırsat ve rastlantılara bağlıdır.
Sayfa 8 - Oda Yayınları
Eğer bunlara karşı koymazsak üzerimize daha çullanacaklar. Öteki uluslara, susmamızın kabullenme demek olmadığını anlatmalıyız. Susmamız bize zorla yüklenen ve ardı kesilmeyen bir kabus sonucudur. Bunu çoktan biliyordum fakat kesin bir kanıt bekliyordum.
Sayfa 9 - Oda Yayınları-1979-ÖnsözKitabı okudu
İstedikleri yüreklilik, istenç, bağlılık, zekâ gibi insanca yanlarıyla birlikte kurbanı yok etmekti. Çünkü bu nitelikleri sömürücüler yalnız kendilerine yakıştırıyorlardı.
Sayfa 14 - Oda Yayınları
Reklam
Sunuş
Zaten yerli halk Fransızlarla eşit haklara sahip olsaydı, onları böylesine sömürebilir miydik? Uyguladığımız sistem aç, çıplak ve cahil halkı insanoğlunun yaşayamayacağı çöllere yönelmek zorunda bıraktı. Ve de efendilerin gün geçtikçe artan baskılarıyla günden güne daha beter oldular, dayanılmaz duruma düştüler. Umutsuzluk içinde başkaldırmaya zorladığımız bu insanlar ya mahvolacak ya da bizim gibi insan olduklarını dünyaya kanıtlayacaklar. Pek tabi ki, üstünlüğüne bu denli inandığımız değer yargılarımızı, kültürümüzü tanımayacak, insanlıklarını kanıtlamak için Fransızları hiçe sayma isteği güçlü bir erek olacak. Ancak bu başarılırsa yerli halk sömürücülerin boyunduruğundan kurtulacak ve ırkçılık ortadan kalkacak.
Sayfa 13 - Oda Yayınları
Saklayacak şeyim yoktu. Şöyle bir tavır takınmıştım, “bekle, gör telaşlanmak gereksiz”, “boşver, seninle fazla uğraşmazlar.” Ve böylece, çevre tiyatrosu üzerine yaptığım bütün çalışmalar yitip gitti. Kentin işçi kesimine taşıdığımız küçük tiyatro üzerine işçilerle yaptığımız yüzlerce tartışmanın bantlarına el koydular. Biriktirdiğim ve elde etmek için onca alın teri döktüğüm kitaplara, mektuplarıma, yarısı tamamlanmış tek perdelik oyunuma ve daktiloma el koydular. Thrace'da banda aldığım Pontus türküleri, Küçük Asya'dan göç edenlerin yaşam öyküleri, halk türküleri, klasik müzik koleksiyonu. Biriktirdiğim her şeyi aldılar.
Sayfa 63 - Oda Yayınları
Almaları gereken şeyler konusunda birtakım kuşkuları olduğu göze çarpıyordu. Spanos, her kalın kitaba el konması için genel bir emir verdi. Çünkü her kalın kitap Komünist kitaptı. Kocaman bir yemek kitabı kurtulamayanlar arasındaydı. Neyse; telefon rehberi kurtulabildi.
Sayfa 63 - Oda Yayınları
Bazen kuşkulu sorular yöneltiyorlardı. Neden bu kadar çok kitabın var?
Sayfa 62 - Oda Yayınları
Reklam
4 No'lu hücrede geçirdiğim ilk günler sırasında, beni hırsız sanmışlardı -“arkadaşça” davranan halk bekçilerinden biri onlara öyle demişti. Ama gençlerden biri dövüldüğümü görmüş ve “4 no'lu bizden, adi suçluları hiç böyle dövmezler” demiş.
Sayfa 146 - Oda Yayınları
Bir köşede ezbere bildiğim bir şiir vardı, kendiliğinden fışkırıvermiş, bir halk türküsünü dörtlüyü: *Otuz günlüğüne kondu hapse Yanni, *Ama anahtar kayboldu, otuz yıl kaldı. *Hapishanede dokuz elma ağacı dikti Yanni, *Meyvelerini yedi hepsinin ve artık özgür değildi.
...Çünkü her kalın kitap Komünist kitaptı. Kocaman bir yemek kitabı kurtulamayanlar arasında idi. Neyse; telefon rehberi kurtulabildi.
Geri13
60 öğeden 46 ile 60 arasındakiler gösteriliyor.