Hepimizin içinde mantıktan esinlenmeyen eylemlerle tüketilmesi gereken bir
miktar enerji olduğuna inanıyorum; bu, çıkış yolunu, koşullara göre sanatta,
tutkulu aşkta veya tutkulu nefrette bulur.
Modern endüstri toplumunun demir gibi katı disiplini- sanatsal dürtüyü
köreltmiş ve aşkı verimli, özgür ve yaratıcı olmak yerine bunalıma
veya gizliliğe mahkum etmiştir.
İçgüdüsel yapımız iki bölümden oluşur; birisi kendimizin ve çocuklarımızın
yaşamını geliştirmeye, diğeri ise rakip gördüğümüz kişilerin yaşamını
engellemeye yönelir.
Eğer insanlar bir başkasının mutsuzluğu peşinde koşmak yerine kendi
mutluluklarının peşine düşmeyi öğrenirlerse, bu beklenti hemen yarın
gerçekleşebilir.
İnsan genelde bir düş aleminde yaşar; dış dünyadan gelen aşırı zorlayıcı bir
etkiyle bir an için uyanır; ancak çok geçmeden düş aleminin tatlı uykusuna
yeniden dalar.