14.yy.a gelindiğinde iyice güçten düşmüş durumda olan Bizans için imparatorluk adının dışında geçmişten gelen bir diğer miras iki cephede savaşmak zorunluluğu olmuştu. Nitekim bahse konu döneminde Anadolu'da Türklerin ilerleyişi bütün hızıyla devam ederken Balkanlarda yeni kurulan Sırp ve Bulgar devletleri hakimiyet sahalarını genişletmek hususundaki ihtiyaçlarını Bizans arazisinden gidermek üzere saldırıya geçmişlerdi.
Ayasofya ismi Hıristiyanlık teslis inancının ikinci rüknü durumundaki Theia Sophia (Kutsal Hikmet) adının bozulmuş şeklidir. Kilisenin adının Ayasofya şeklinde söylenmesi 1453'de şehrin Osmanlılar tarafından fethinden sonrasına aittir..
Miryokefalon Savaşı ile güçlü devlet olmak vasfını kaybeden Bizans bundan sonra düşmanlarının saldıları karşısında gittikçe sınırları daralan ve kendi kabuğuna çekilmiş bir halde varlığını sürdürmeye çalışacaktır.
Oamanlıların sürekli kendi aleyhine büyümesi karşısında çaresiz kalan Bizans için Bursa'nın kaybı 1326 senesindeki felaketi tamamlayıcı bir etki yapmıştı. III.Andronikos iktidara geldikten hemen sonra Osmanlıların, İzmit Körfezi'ne doğru yayılmasını engellemek adına sefer hazırlıklarına başlamıştı. Fakat 2000 kişilik ordusu Palekanon denilen mevkide Osmanoğlu Orhan Bey tarafından idare edilen Osmanlı kuvvetleri karşısında ağır bir mağlubiyete uğramaktan kurtulamamıştı..(1329)
Pelekanon'da alınan mağlubiyet günden güne nitelik ve nicelik açısından zayıflayan Bizans ordusunun artık hiçbir şekilde savaş meydanlarında Osmanlıların ilerleyişine karşı koyamacağını açıkça göstermişti...
Batı Anadolu'ya yerleşen Aydınoğulları, Saruhanoğulları, Menteşeoğulları gibi Türk beylikleri faaliyetlerini sadece karada sürdürmemişler ve kendilerine güçlü donanmalar inşa ederek denizlere de hakim olmaya çalışmışlardır.