(ciltli)

Sorularla Osmanlı İmparatorluğu

Erhan Afyoncu

Sorularla Osmanlı İmparatorluğu Posts

You can find Sorularla Osmanlı İmparatorluğu books, Sorularla Osmanlı İmparatorluğu quotes and quotes, Sorularla Osmanlı İmparatorluğu authors, Sorularla Osmanlı İmparatorluğu reviews and reviews on 1000Kitap.
This text has been automatically translated from Turkish. Show Original
Question 1: Who is Süleyman Şah, who lies in the tomb near Ja'ber Castle? In accordance with the ninth article of the Ankara Treaty signed between the Turkish Grand National Assembly and the French government on October 20, 1921, Ca'ber Castle and the tomb called "Turkish tomb" on its northwestern skirts are located. The region (8,797 m2) was
Osmanlı tarihindeki üzerinde düşünülmeden tartışılan konulardan birisi de, matbaanın Türkiye’ye geç gelmesi meselesidir. Bu mesele tartışılırken İstanbul’da bulunan 90 bin hattatın buna engel olduğu anlatılır. Bu bilgi üzerinde araştırma dahi yapmadan bir an düşünülse, böyle bir şeyin mümkün olamayacağı rahatlıkla anlaşılır. Bırakın 90 bin
Reklam
İkinci Viyana Kuşatması’ndan sonra meydana gelen ve 16 yıl süren savaşlarda büyük bir mağlubiyete uğrayan Osmanlı İmparatorluğu, 1699’da Karlofça Antlaşması’nı imzalamak zorunda kalmıştı. Bu antlaşmanın görüşmelerinde Osmanlı İmparatorluğu’nu temsil eden Reisülküttâp Râmî Mehmed Efendi, müzâkerenin bütün safhalarında soğukkanlılığını koruyup, sabır göstererek her meseleyi en ince detayına kadar incelemiş ve bu antlaşmanın olabildiğince Osmanlı İmparatorluğu lehine sonuçlanmasını sağlamıştır
Osmanlı tarihini anlamada önemli bir husus da kullanılan kaynakların iyi bir şekilde analiz edilmesidir. Osmanlı hükümdarlarının ne kadar adil olduğunu ileri sürenlerin, buna delil olarak gösterdikleri kaynaklardan birisi Adaletnâmelerdir. Mahalli yöneticiler zaman zaman kanunlarda bulunmayan vergileri halktan talep etmişlerdir. Merkezi otoritenin sarsıldığı dönemlerde mahalli yöneticiler, halktan kanunsuz olarak “nalbaha”, “selamlık”, “aylık”, “ce rime”, “pişkeş” gibi adlar altında vergi topladılar. Devletin ahalinin şikâyetleri üzerine bu uygulamaları sona erdirmek için adaletnâme adı verilen fermanlarla, bu işleri yapanları idamla tehdit etmesine rağmen mahalli yöneticilerin bu suistimalleri sona ermedi. Mahalli yöneticileri bu tür yollara sevk eden sadece daha fazla gelir elde etme isteği değildi. Bir kısım yöneticiler devletin onlardan aldığı dolaylı makam vergilerini (caize, avaid, bohça) ödeyebilmek için bu yola başvurmak zorunda kalmışlardı. Ancak bu uygulamalar halkı ezdi. Özellikle sınır boylarındaki halk, kanunsuz olarak alınan bu tür vergilerle ezildiğinden İran’a veya Avusturya’ya kaçtı. Adaletnâmelerin çıkma sebepleri iyi incelendiğinde, halkın adalet içerisinde yaşadığı değil, çektiği sıkıntılar görülür.
Soru 10: Türkiye Selçuklu Devleti ne zaman kuruldu? Malazgirt savaşından çok kısa bir süre sonra Türkler İstanbul’un yanı başındaki İznik’e kadar olan toprakları ele geçirip, Anadolu’daki ilk devletlerini kurmuşlardı. Bu devletin kuruluş tarihi çeşitli tartışmalara sebep olmuştur. Türkiye Selçuklu Devleti’nin hangi tarihte kurulduğu konusunda araştırmacılar çeşitli tarihler ileri sürmüşlerdir. Mehmet Altay Köymen, 1073 tarihini gösterir. Ayrıca aynı devletin 1077 ve 1092 tarihlerinde iki defa daha kurulduğu fikrindedir. Mükrimin Halil Yinanç 1077, Zeki Velidi Togan ve J. Laurent ise 1080’de kurulduğunu ileri sürerler. İbrahim Kafesoğlu 1092 tarihinin üzerinde durur. Türkiye Selçukluları üzerine yaptığı araştırmalarla tanınan Osman Turan’ın devletin kuruluşu olarak gösterdiği tarih ise 1075’tir. Osman Turan’ın 1075 yılını kabul etmesine dayanak yaptığı deliller, bu tarihin doğru olma ihtimalinin fazla olduğunu gösterir. Süryanî Mihail, Anna Kommena ve Zonaras’ın eserlerindeki kayıtlar, 1075’te Süleyman Şah’ın bağımsızlığını ilân ederek, “Sultan” ünvanını aldığını ortaya çıkarmaktadır. Yine bu yılda, Bizans’la yapılan antlaşma da, bağımsızlığın hukuki belgesidir
Soru 9: Anadolu ne zaman Türkiye oldu? Malazgirt’ten sonra Türkler’in akın akın Anadolu’ya gelmeleri sonucu Avrupa’da burası Türkiye diye anılmaya başlandı. Faruk Sümer, 1085’ten itibaren Avrupalılar’ın Anadolu’ya Türkiye demeye başladıklarını belirtir. Fri-edrich Barbarossa’nın Haçlı seferinden itibaren batılı yazarlar Anadolu’dan, Türk hakimiyetine giren hiçbir ülkeye vermedikleri bir adla Turchia/Turquie (Türkiye) diye söz etmeye başladılar. Bu Haçlı seferinden yarım yüzyıl sonra Simon de Saint-Quentin bu isimlendirmeyi sistematik hale getirdi. Claude Cahen’e göre Anadolu’da Türkleşme yoğunluğu ne olursa olsun, o zamanki Türkiye’nin sınırları ne kadar belirsiz olursa olsun, çağdaşlarının gözünde Anadolu’nun Türk niteliği ülkenin bütününe damgasını vurmuştur. Avrupalı yazarlar Anadolu’ya Türkiye derken, Müslüman yazarlar, Selçuklular devlet kurduktan sonra dahi burası için, hiçbir siyasal anlamı kalmamasına rağmen Rum/Roma diye bahsetmeye devam etmişlerdir.
Reklam
544 öğeden 371 ile 380 arasındakiler gösteriliyor.