Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Sosyal Bilimlerin İslami Temelleri

Muhammed Kutub

Sosyal Bilimlerin İslami Temelleri Sözleri ve Alıntıları

Sosyal Bilimlerin İslami Temelleri sözleri ve alıntılarını, Sosyal Bilimlerin İslami Temelleri kitap alıntılarını, Sosyal Bilimlerin İslami Temelleri en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Şanı yüce Allah eğer başarının gerçekleşmesini dilemezse gerçekleşmez. İsterse gerekli sebepler yerine getirilmiş olsun. Uzak geçmişte Firavun'un durumu, yakın geçmişte Hitler'in durumu bilinmeyen bir hâl değildir. Bunlar tasavvurun da ötesinde gerekli sebepleri yerine getirdi. Ama onların ikisi de korkunç bir başarısızlığa uğradı. Biri suda boğulup gitti, diğeri ise başarıya varmaya bir adım kala istediğini elde edemeden yenik düştü ve intihar etti.
Temel ihtiyacı oluşturan malların fiyatları ile pek çok eller oynadı. Bunların fiyatlarını sürekli olarak ve durmamak üzere yavaş yavaş yükselttiler.Bununla birlikte paranın satın alma gücü de aynı oranda sürekli olarak aşağı düştü.Ayrıca temel ihtiyaç olmayan ve lüks olan bazı şeyleri, zorunlu ihtiyaçlar arasına sokmak için gayret ettiler,Yapılan reklamlarla sürekli olarak satın alma arzusu yaygınlaştırılıyordu. Bundan dolayı artık içinde hayatı ve hayatı yaşayan canlıların kalmadığı, ama eşyalarla dolup taşan "ev(!)" in yükümlülüklerini yerine getirmek üzere tek başına erkeğin gelir yetmez oldu.Kadının çalışması, kendisi de yükümlülükleri paylaşmak adına kaçınılmaz bir hâl aldı. Bu durum da planlayıcıların bilmediği bir şey değildi. Her iki taraf işle meşgulken, -böyle olmasalar da "kendini rahatlat" anlayışına göre, zevklerine göre yaşamakla meşgul iseler çocuklar da çocuk yuvalarında ya da sokaklarda iken böyle bir ortamda "aile" nasıl ortaya çıkabilir ?
Reklam
İnsanlara, "Bir ilah vardır." demek üzere asla bir rasûl gönderilmiş değildir. Çünkü fıtrat, -hasta halde bile- herhangi bir rasûl gönderilmeksizin bunu bilir.Hiç bir rasûl de kavmine, "Bir ilâh vardır, ona ibadet ediniz." dememiştir. Çünkü fıtrat, -hasta halde bile- ilâh diye kabul ettiğine yönelir, ona ibadet eder, hamd ile onu tesbih eder, ona dua eder ve onun için kurban keser. Bütün rasûller, ancak insanlara, "Allah'a ibadet edin, sizin O'ndan başka hiçbir ilâhınız yoktur." (Hud, 11/61) demek üzere gönderilmişlerdir. Rasûller, akideyi doğru hâle döndürmek için gönderilmişlerdir; nefislerde akideyi, yoktan var etmek için değil!
Bütün sosyal bilimlerin temel konusu "insan"dır. Bu bilim alanlarında ilerleyişimiz insan tasavvurumuza göre şekillenir. Eğer bizler insanın evrim geçirmiş bir hayvan olduğunu, onu yaratanın da onu yaratmakta bir amacının olmadığını farzedersek, acaba insanı var eden yaratıcı tarafından belirli bir hedefi olmaksızın var olan bu hayvanî yapıda "değerler"in yeri neresidir, dersiniz? ...Onun yaptığı işlerin hangisini hayırlı ve iyi diye nitelendireceğiz, hangisini kötü ve şer diye nitelendireceğiz? Yoksa hayır ve şer diye bir şey yoktur ve hepsinin değeri terazide aynı mıdır?
Sayfa 37 - Beka YayıncılıkKitabı okudu
Neyin değişmez olması gerektiğini, neyin de değişmesinin mübah olduğunu belirlemekte kime başvurulacaktır? Yaratıcı, alîm,hakîm (her şeyi bilen, hikmeti sonsuz, hükmü sapasağlam) olana mı, yoksa hiçbir şeyi yaratamayan, bilgisi ve hikmeti sınırlı olan insana mı? Bu mesele, Müslüman için tekrar gözden geçirilecek bir konu değildir.Bu meseleyi ancak "Allah'a ve âhiret gününe iman etmeyenler tartışır. Allah da bunlar hakkında şöyle buyurmaktadır. Kendilerine kesin bir delil gelmemişken, Allah'ın âyetleri hakkında tartışanlar var ya! Şüphesiz onların göğüslerinde asla kendisine ulaşamayacakları bir kibirden başka bir şey yoktur. Sen Allah'a sığın. Çünkü O, her şeyi işitendir, bilendir." (el Mü'min, 40/56)
Şuur, irade ve özgürlük, insanî yapının tâ kendisidir... İnsanın yükseldiği ve alçaldığı bütün durumlarında ve iradesiyle yaptığı bütün tasarruflarında onunla birlikte bulunan şey, insanın gerçeğidir. O şuuruyla ve iradesiyle yüceldiği gibi, şuurlu ve iradeli olarak alçalır. Her zaman için dilediğinde kendisiyle yükseleceği, dilediğinde de alçalacağı kadar özgürlükten bir payı vardır. Yapısındaki ruhun aydınlığı parlayıp onu Allah'a kavuşturarak nefsini arındırdığı vakit yükselir; bu ilham verici parıldayış yapısında söndüğü zaman şehvet ve arzuların ağırlığıyla da alçalır.
Sayfa 79 - Beka YayıncılıkKitabı okudu
Reklam
Her şeyi bilen ve sonsuz hikmet sahibi olan Allah, ruhbanlığı onlara da, başkalarına da farz kılmamıştır. Çünkü şanı yüce Allah, ruhbanlığın hataya elverişli bir düzen olmadığını ve insanın yaratılış gayesini gerçekleştiremeyeceğini bilendir. Çünkü Allah, insanı; yeryüzünde bir halife olması, orada çalışıp çabalaması, orayı imar etmesi, - göklerdeki ve yerdeki imkânları insanın emrine verdiği için- çeşitli alanları üzerinde otoritesini sağlaması için yaratmıştır.
Sayfa 23 - Beka YayıncılıkKitabı okudu
O, şanı yüce yaratandır. İnsanlar da O'nun yarattıklarındandır ... İlâhın hakkı O'na ibadet edilmesidir. Mahlûkun görevi de ilâhına ibadet etmektir. İşte bu da değişmez bir husustur .... Ama bu, -Avrupa'nın çağdaş cahiliyesinin yaptığı gibi-değişken çizgi üzerine yerleştirilecek olursa, gerçek ilâha ibadet edilmemesi, onun yerine ise uydurma ilâhlara tapınma sonucu ortaya çıkar. Çünkü insan, fitratı itibarıyla ibadet eden bir varlıktır... İbadet etmek onun için kaçınılmazdır. Bir insanla bir diğeri arasındaki fark, birinin ibadet etmesi, diğerinin de ibadet etmemesi değildir. Aksine fark, bir insanın Hak olan ilâha ibadet etmesiyle birlikte başka birtakım şeylere yahut onun dışında birtakım tanrılara ibadet şeklinde ortaya çıkar. Gurura kapılması ya da başkaldırması anında insan, kesinlikle hiçbir şeye ibadet etmediği izlenimine kapıldığı için ise, aslında kendi hevâsına tapmaktadır: "Sen kendi hevâsını ilâh edinen kimseyi gördün mü?" (el-Câsiye, 45/23)
Hayatın bütün alanlarında onun (İslâm'ın) ya bir yasası ya da bir yol göstermesi vardır. Öyle ki hiçbir şey, kesinlikle şeriatın öngördüğü beş halin dışında kalmamaktadır: Ya helâldir, ya haramdır, ya mübahtır, ya müstehaptır, ya da mekruhtur.
Sayfa 191 - Beka YayıncılıkKitabı okudu
Yeryüzünde meydana gelen bütün ekonomik zulmün kaynağı Allah'ın indirdiklerinden başkalarına uymaktır. Ekonomik zulümle birlikte her zaman siyasal zulüm, sosyal zulüm ve fikrî sapma da bulunur.
Sayfa 185 - Beka YayıncılıkKitabı okudu
187 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.