Sosyal Şizofreni ve Atatürkçülük Üzerindeki Baskısı

Mustafa Coşturoğlu

Featured Sosyal Şizofreni ve Atatürkçülük Üzerindeki Baskısı Posts

You can find Featured Sosyal Şizofreni ve Atatürkçülük Üzerindeki Baskısı books, featured Sosyal Şizofreni ve Atatürkçülük Üzerindeki Baskısı quotes and quotes, featured Sosyal Şizofreni ve Atatürkçülük Üzerindeki Baskısı authors, featured Sosyal Şizofreni ve Atatürkçülük Üzerindeki Baskısı reviews and reviews on 1000Kitap.
Prof. Osman Turan 12 Mart 1960 tarihli Türk Yurdu Dergisinde lâiklik üzerine özetle şunları yazmaktadır: «Türkiye'de lâiklik, dînî ve içtimai zaruretlerin bir neticesi olarak doğmuş değildir. Çünkü Türk - İslâm dünyasında ciddî ve tehlikeli bir mezhep çatışması yoktur. Lâikliğe karşı meydana gelen dini ve millî tepki yanlış olarak «taassup» diye adlandırılmıştır. Lâiklik, din ve fikir özgürlüğünü ortadan kaldırmış; millî, insanî ve demokratik hakları yok etmiştir. Lâiklik kültürde, hem de manevi ilimlerde çöküş ve kısırlığı hazırlamıştır. Lâiklik yüzünden ulusal birlik sarsılmış, sosyal ve ahlâkî düzen zayıflamış; feragat, fedakârlık ve fazilet duyguları eski gücünü yitirmiş, menfaat, maddî hırslar ve zabıta olayları artarak manevi huzur zedelenmiştir. Lâiklik, ulusal onurun kırılmasına, aşağılık duygusunun doğmasına, tarihi kişilik ve vekarımızın sarsılma­sına âmil olmuştur.» Gerçek anlamıyla bu tür düşünceler çağ dışıdır, bilimsel yönden hiç bir değer taşımazlar. Ancak böyle düşüncelerle bir topluma yön verilmeğe kalkışılırsa, o zaman toplumun gelişim doğrultusu tersine dönmüş olur; şizofrenik gidiş hızlanıyor de­mektir. Çünkü biz, lâik toplumu şizofrenik toplumun karşıtı ola­rak düşünmekteyiz.
Sayfa 36 - arı matbaası / osman turan ülkü ocaklarının yöneticileri arasındadır.(1959-1973)Kitabı okudu
Ne denli tertipler içersine girilirse girilsin, çağımızın öngördüğü doğrultuda top­lumun gelişmesi önlenemiyecektir. Atatürk'çülük çizgisi daha keskin biçimde belirecek, kimlerin bu çizgi dışında kaldığı bütün çıplaklığı ile gözükecektir. Çünkü Atatürkçülük, bir fikirdir, aksiyonlaşacak düşüncedir, toplumu bilim ve kültürle güçlendirme­dir.
Sayfa 163 - arı matbaasıKitabı okudu
Reklam
Nazilik, azınlık bir grubun kurnazlığına ve baskısına büyük çoğunluğun itaat edip uymağa zorlanmasıyla güç kazanmıştır. Azınlık grup ise sanayi kesimindeki büyük sermaye çevreleriydi. Nazizm'i güçlendiren diğer bir etkenin de psikopataloji denen ruhsal bozukluktan ileri geldiği söylenmektedir: «Faşizmi açıklıyan faktörleri, Versailles Andlaşmasında veya Alman Cumhu­riyetinin beceriksizliğinde değil, aşırı bir gurur, zulümden zevk alma ve nevrotik bir bozukluk ve dengesizlik durumunda ara­mak gerekir.» Faşizm, ezmekten zevk duymaya ve ezilmeyi doğal alışkanlık biçimine sokmaya toplumsal bir nitelik vermiş­tir.
Sayfa 127 - arı matbaasıKitabı okudu
Bilimdışı varsayımlara göre, «trans hali» denen durumda bir başkasının ruhu bir diğerinin bedenine girebilmektedir, işte o za­man bu kişi medyum olur. Psikologlar ise medyumluğu psikopatolojik bir olay, yani ruhsal illet olarak nitelendirirler. P. Janet bu duruma «Zihinsel bölünme» der. Freud, «bilinç altına itilmiş cinsel arzuların doyum aramalarının sonucudur», der. Adler, «üs­tünlük isteğinin dışarıya çıkması ve ifade fırsatı bulması» diye nitelendirir. Jung da, «bir takım komplekslerin bilinç yüzeyine baskılar yapan güç» olarak bu durumu açıklamağa çalışır. Bu yorumlar tek bir sonuç olarak medyumlardaki ruhun ikinci bir ki­şilik kazandığını veya bir kişilik değiştirdiğini ortaya çıkarır.
Sayfa 257 - arı matbaasıKitabı okudu
Para gücü, kültür ve düşünce gücünü kapı dışarı edip kaba bir zor­balık egemenliği kurmak eğilimi göstermektedir. En yüce değer yargılarımız birer alay konusu olmağa başlamıştır. «Vatan» «Mil­let» - «Sakarya» gibi kutsal sözcüklerin şimdiden birer yergi te­rimi olarak kullanılması gibi...
Sayfa 202 - arı matbaasıKitabı okudu
Devlet, giderek çağın gereklerini kavramak yeteneğin­den yoksun kalmaktadır. Çağın gelişim doğrultusunu ve hızını anlamaktan uzak bulunmaktadır. Bu sonucu da devleti yönetenlerin kültür ve düşünce yapıları belirlemektedir. Çağdışı düşün­celerin giderek devletin bürokrat kesiminde ağırlık kazandığı bir gerçektir. Bu gidiş ise bir toplumsal bunamaya veya toplum­sal şizofreniye kapı açmaktadır.
Sayfa 37 - arı matbaasıKitabı okudu
Reklam
52 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.