Özel mülkiyetin, insanın insana karşı mücadelesinin en üst biçimi olan tekel, halkı bölen, sömüren ve yozlaştıran en muhteşem silahtır. En ucuz fakat en kötü kaliteden yahut da yararsız ürünleri ortaya sürer, kültürünü bizde yabancı bir zihniyet yaratmak amacıyla, filmler, romanlar veya çocuk masalları biçiminde satılığa çıkarır bu silah. Çünkü onların stratejisi budur, bu strateji, kolektif çalışmanın karşısına bireysel çabaları çıkarır, her insanda bir parça bulunan ve onu diğerlerini aşmaya iten bencilliği pohpohlar. Aynı zamanda, her insanda var olan ve onu başkalarından mükemmel olduğuna inandıran üstünlük kompleksini de okşar.
Böylece, tekel, insanlara en genç yaşlarından başlayarak, her birinin en üstün insan olduğu, herkese karşı mücadele etmek, bunda zafere ulaşmak ve sonunda bir sömürücü olmak gerektiği düşüncesini aşılar. Kolektif çalışmanın köleleştirici bir şey olduğunu, sanki bütün halk yalnızca en akıllı ve en yeteneklilerden oluşuyormuş gibi, halk hemen hemen aynı çalışma yeteneklerine, fedakarlık ruhuna ve zekaya sahip irade ve gönüllerin oluşturduğu büyük bir kitle değilmiş gibi, ortaklaşa emeğin en akıllı ve en yeteneklilerin yükselmesine engel olduğunu kanıtlamaya büyük bir özen gösterir. Nerede bölünmemiş bir halk varsa, onu siyahlar ve beyazlar, yetenekliler ve yeteneksizler, okuryazarlar ve okuma yazması olmayanlar diye bölmeye çabalar, tek tek bireylere varana kadar tekrar tekrar böler, bireyi toplumun merkezi yapar.