Sosyolojik Yöntemin Kuralları

Emile Durkheim

Sosyolojik Yöntemin Kuralları Quotes

You can find Sosyolojik Yöntemin Kuralları quotes, Sosyolojik Yöntemin Kuralları book quotes, the most impressive sentences and paragraphs on 1000Kitap.
... her eğitimin çocuğa kendiliğinden erişemeyeceği bakış, duyuş ve davranış tarzlarını benimsetmeye yönelik sürekli bir çabadan başka bir şey olmadığı derhal göze çarpar. Hayatının daha ilk günlerinden itibaren, çocuğu, belirli saatlerde yemeye, içmeye, uyumaya, sakin ve itaatli olmaya zorlarız; daha sonraları ise, başkalarını hesaba katmayı, gelenek ve göreneklere saygılı olmayı öğrenmeye, çalışkan olmaya, vb. zorlarız. Eğer bu baskı zamanla hissedilmez hale geliyorsa, bunun nedeni, onu gereksizleştiren, fakat sırf ondan kaynaklanmış oldukları için onun yerine geçebilen bir takım alışkanlıkların, iç eğilimlerin çocukta yavaş yavaş şekillenmesidir.
Aslında normal koşullar altında tamamen zararsız olan bireyler bile bir topluluğun içinde, o topluluğun bir parçası olarak akıl almaz zalimlikteki eylemlere sürüklenebilirler. Bu geçici galeyanlar için söylediklerimiz, gerek toplumun tümünü etkisi altına alan, gerekse sınırlı bir toplumsal alanda etkili olan öteki eğilim ve tezahürlere göre onlardan daha uzun süreli olup etrafımızda sürekli yeniden üretilebilen dinsel, siyasal, edebi ve sanatsal eğilimler için de geçerlidir.
Reklam
Her bilim nesnesinin bir şey olduğu söylenebilir; belki matematiksel nesneler bunun dışında tutulabilir, zira en basitlerinden en karmaşıklarına kadar bunları kendimiz oluşturduğumuzdan, bu nesnelerin ne olduğunu bilmek için kendi içimize bakmamız ve bunları yaratan zihinsel süreçleri içsel olarak analiz etmemiz yeterlidir. Fakat tam tabiriyle olgular söz konusu olduğunda, bunlara dair bir bilim yaratmaya çalıştığımız anda, bu olgular bizim için birer bilinmezlik ve farkında olunmayan şeylerdir; zira yaşarken bunlara dair geliştirdiğimiz tasavvurlar yöntemsiz ve eleştiren uzak olarak oluşturulduğu için bilimsel değerden yoksundurlar ve dışarıda tutulmaları gerekir. Bireysel psikoloji olguları da bu niteliği taşımaktadır ve bu yönüyle ele alınmalıdır.
Sayfa 16 - BİRİNCİ BASKIYA ÖNSÖZKitabı okudu
Şüphesiz, baskının her toplumsal olgu­nun karakteristik özelliği olduğunu kabul etmekteyiz. Ne var ki, bu baskı, insanın içine düştüğü tuzakları ondan gizlemeye çalışan bir tür ustaca inşa edilmiş sistematikten kaynaklanmaz; daha ziyade bireyin, kendisi­ ne hükmeden ve önünde boyun eğmek zo­runda olduğu bir güç karşısında bulunma­sından kaynaklanır. Bu güç ise insan irade­sinin kendisinin kurguladığı ve mevcut top­lumsal gerçekliğe eklediği bir uzlaşmacı an­laşmadan türemez, aksine gerçekliğin bağ­rından doğar ve verili birtakım nedenlerin zorunlu ürünleri olarak ortaya çıkar. Bu yüzden bireyi, bu güce kendi istenci ile itaat etmeye yöneltmek için birtakım hileli yollara veya baskıya başvurmaya gerek yoktur. Bu­nun için, bireye kendi doğal bağımlılık duru­munu ve bu bağımlılık durumundaki acizli­ğini hissettirmek yetecektir.
Sayfa 239
Hal­buki ne Hobbes, ne de Rousseau, temel göre­vi birey üzerinde egemen olup ona baskı uy­gulamak olan bir makinenin yaratıcısının bizzat bireyin kendisi olduğunu kabul etmek­ten doğan çelişkinin farkına varmış gözük­müyorlar. Belki de bu düşünürler, toplumsal sözleşme denilen aracı kullanarak bu çelişki­yi ustaca gözlerden uzak tutmanın bu çelişki­yi aşmak bakımından yeterli olduğunu düşü­nüyorlardır.
Sayfa 238
"Hiçbir şey sonsuzca ve ölçüsüz olarak iyi olamaz. Ahlaki bilincin erişmiş olduğu otoritenin aşırı olmaması gerekir, aksi halde dokunulmaz hale gelir ".
Reklam
324 öğeden 241 ile 250 arasındakiler gösteriliyor.