Arkama baktım, kapının eşiğinde uzun boylu, saçları karmakarışık bir çocuk duruyordu. Beni görünce gözleri büyümüş, ağzı bir karış açık kalmıştı. Artık alışmaya başladığım bir ifadeydi: Şaşkınlık ve inanamamanın bir karışımı, sanki yaşayan bir ölüymüşüm gibi.