Ödünç aldığım bir kitabın incelemesiyle karşınızdayım. Söylemeyeceğine Söz Ver, insanın içinde acı hisler uyandıran, biraz da tüyleri diken diken eden ama özünde basmakalıp bir yazarın basmakalıp bir eseri niteliğinde.
Kitabın konusu, karakterleri çok hoş. Zorbalığa karşı sessiz kalan Patates Kız'ın, öz adıyla Del'in, öldürülmesi ve ruhunun kasabadan ayrılmayışı üzerine. Baş karakterimiz Katie, yasak aşk niteliğindeki arkadaşlığını dışlanma korkusuyla ki zaten dışlanıyor, kimseye anlatmıyor. Üstüne Del'e yapılan zorbalıklara sürü psikolojisi nedeniyle destek çıkıyor. Kalp kırıcı, empatiden yoksun değilseniz, inciniyorsunuz.
Sayfaları değiştirirken ve Tori adlı kızın ölümünden sonra, olay örgüsünü çıkarmak açıkçası pek zor değil. Kitap güzel ama bu tür kitaplara baktığımda olay örgüsü aynı düzeyde. Ancak çocukların ne kadar acımasız olabileceğini, her ruhun kötü niyetli olmadığının, dünya üzerinde her zaman birtakım şerefsizler olacağının geniş anlatımı olmuş.
Özet geçilecek olursa, kitabın konusu ve karakterlerinin güzel olmasının yanında, olay örgüsü, kimin ne yapacağı fazla ortada. Kitabın tek bir dönüm noktası var, onu da söylemiyorum tabii. Eğer romanın sonundaki kitap tanıtımlarını okursanız, yazarın tüm kitaplarının benzer olduğunu göreceksiniz, Sarah Jio misali, açıkçası ben artık bunu eksiklik olarak görüyorum. Okuma alışkanlığı gelişmemiş olanlara bu tür kitapları tavsiye etmiyorum. Daha çok aralarda çerez olarak okunması gereken bir kitap. Yine de okumak isteyenler için, bu türlere fazla bağlanmamalarını öneririm.