Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

İngiltere Yılları

Soylu Sınıfın Sonbaharı

Elias Canetti

En Eski Soylu Sınıfın Sonbaharı Gönderileri

En Eski Soylu Sınıfın Sonbaharı kitaplarını, en eski Soylu Sınıfın Sonbaharı sözleri ve alıntılarını, en eski Soylu Sınıfın Sonbaharı yazarlarını, en eski Soylu Sınıfın Sonbaharı yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Önsöz
Canetti'nin dostluklara, arkadaşlıklara, aşka olan yatkınlığı, doğası itibariyle bir başına yaşama huyu ile tek başınalığı, yalnızlığı ile tam bir karşıtlık oluşturur. Bu bağdaşmazlığın sonucu olan ihtilafların yarattığı gerilimler, onu her seferinde birbirine tam zıt yönlere savurup durmuştur ve onu paramparça olmaktan kurtaran değişme ilkesine o sarsılmaz inancı, bağlılığı olmasa, çoktan parçaları ayrılmış biri olurdu o. Otobiyografisinde anlattığı figürler, onun kendi dönüşümleridir; yaşadığı değişmelerdir. Sevdiği ve nefret ettiği kişi, o kendisidir. Onu uyarmak, suçlamak, olur mu böyle şey, demek kolaydır. Ama onu kavramak, anlamak altından kalkılmaz bir iş olmalı.
Canetti'nin dostluklar, arkadaşlıklar kurma becerisi, başkalarını, dinlemesi, onlara gerektiği gibi kulak vermesi, yardımseverliği öylesine eli açık bir savruklukla harcanmıştır ki; bir an gelmiş, o en iyi özellikleri artık tersine, onun kendisini koruma, ayakta tutma kaygısı uğruna, çarpıtılmış, bozulmuş bir biçimde karşıtlıklarına dönme tehlikesi göstermişlerdir. O zaman, dinlemez, kulak vermez Canetti. Yardım elini uzatmaz. Ortalıktan kaybolur. Veza bu durumu Goethe'den bir alıntıyla karşılar: "Işığın çok olduğu yerde, çok gölge vardır."
Reklam
İngiltere'nin en berbat yanı kurumadır; hayatın, yönlendirilen, uzaktan komutalı bir mumya olması. Sanıldığı gibi o Viktoryan kuruluk değildir bu, (alt tarafı sahtekarlığın, ikiyüzlülüğün maskesini indirirsin, gene de geride bir şeyler vardır Viktoryan hayat tarzında); söz konusu olan, tavsiye edilen, önceden belirlenmiş bir kuruluktur. Öl­çülülükle, soğukkanlılıkla, dürüstlük ve adaletle başlayıp duygu iktidarsızlığına gelip dayanan bir kurumuşluk hali.
İngilizlerin korumayı başarmak için en çok çalıştıkları şey, ilkesel bir hünerleridir. İnsana yaklaşmazlar, yaklaşmak istemezler, gereğinden fazla yaklaşamazlar. (Böyle olunca da) insan kendini koruma uğruna buza sarılıp içine gizlenir. Dışı her şeyi geri yansıtır. Buzun içinde donmaya terk edilmiştir.
Kibrin ebedileştirilmesi: Üzerinde hak sahibi olmayanlarca devralınır kibir. Hayatları zorlu bir çabaya dönüşür böylelerinin: Kibrin karşılı­ğını verme çabasına.
..aynılarının bastığı yere basan, bilinen, kabullenilmiş iktidar ve güç, tatmin etmez.
Reklam
Herkes gibi benim de dört bir yandaki dertleri, sıkıntıları hafifletecek kendime göre umutlarım vardı.
Tahminler yürütüp, sanıp durmaktansa başkalarının neler hissettiklerini bir kez olsun gerçekten bilmek fena olmazdı.
II. Dünya Savaşı Dönemi
İngiliz partilerinin tarzı ve biçimi üzerine koca bir kitap yazılabilir. Hiç alışmadım sosyal topluluklara. Saçma olduğu kadar duygusuz da geliyorlardı bana; tam da bu insanların soğukluğuna uygun biçimdi. İnsanların birbirlerine öyle fazla yaklaşmamaları gerekirdi elbette. Bir karşılıklı konuşma daha başlar başlamaz (öyle pek kolay gerçekleş­meyen bir şey olsa da bu) kişinin araya hemen mesafe koyup bir baş­kasına dönmesi şarttı. Biriyle öyle uzun uzadıya konuşmak ayıptı ve bencillik, "selfish" sayılırdı. İnsanlar buraya hızlı değmeler ve özellikle de hızlı uzaklaşmalar adına gelirdi. Kimileyin insan kiminle konuştu­ğunu bile bilmezdi. Anlayacağınız bu, birbirine değememe eğlencelerinin ideal halleriydi.
İngilizlerin kibri öylesine etlerine kemiklerine sinmiştir ki çoğu zaman fark bile etmezsiniz. Hakiki kibir ustalarıdır onlar.
84 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.