Bir medeniyetin kendine olan güvenini yitirmesi, hiç kuşku yok ki o medeniyeti temsil ettiği dünya görüşünün artık savunulmaz bir hale geldiğini ve bu nedenle de zeval bulmaya başladığını gösterir...
Netice itibarıyla kendine güvenini kaybetmiş olanlar, kendi düşünce geleneklerini ve kendi tarihlerini sahiplenmelidirler; sahiplenenler de ancak hakim söylemin izin verdiği ölçülerde mazilerini yorumlayabildiler...
Bir medeniyetin tekrar tarih sahnesine çıkışı da aynı şekilde o medeniyetin mensuplarında köklü bir özgüvenin oluşması ile mümkün hale gelir .Bir toplum bu özgüveni askeri üstünlük, siyasi hakimiyet ve iktisadi zenginlik gibi ikinci dereceden kazanımlarda değil, temsil ettiği Dünya görüşünün kendi mensuplarında oluşturduğu "Ben idrakın" mutlakiyet vasıfına sahip olmasında bulur.