You can find Newest Spinoza: Pratik Felsefe quotes, newest Spinoza: Pratik Felsefe book quotes, the most impressive sentences and paragraphs on 1000Kitap.
"Meyveyi yemeyeceksin...": Tedirgin ve bilgisiz Adem bu sözcükleri bir yasaklamanın ifadesi olarak anlar. Peki, söz konusu olan nedir? Söz konusu olan, onu yediği takdirde, bu haliyle, Adem'i zehirleyecek bir meyvedir. Karakteristik ilişkileri bileşmeyen iki beden arasındaki karşılaşmanın bir örneğidir bu: Meyve, bir zehir olarak etki edecek, yani Adem'in bedeninin parçalarını artık kendi özüne uymayan yeni ilişkilere girmeye belirleyecektir (buna paralel olarak da meyve fikri Adem'in ruhunun parçalarını belirleyecektir). Ama Adem nedenler konusunda bilgisiz olduğu için, Tanrının kendisine bir şeyi ahlaken yasakladığını zanneder, oysaki Tanrı ona sadece meyveyi yemenin doğal sonuçlarını bildirmektedir. Spinoza inatla şunu hatırlatır: Kötülük, hastalık ve ölüm başlıkları altında topladığımız tüm olgular bu türdendir: kötü karşılaşmalar, hazımsızlık, intoksikasyon, zehirlenme, ilişkinin çözülüp dağılması.
Spinoza bazen arzuyu "kendisinin bilinciyle birlikte iştah" diye tanımlar. Ama bunun arzunun sadece nominal bir tanımı olduğunu ve bilincin iştaha hiçbir şey katmadığını belirtir ("Bir şeye, onun iyi olduğuna hükmettiğimiz için yönelmeyiz, tam tersine, o şeye yöneldiğimiz için onun iyi olduğuna hükmederiz"). Öyleyse arzunun gerçek bir tanımına ulaşmamız gerekmektedir; bu tanım aynı zamanda bilincin iştahın işleyişine gömülü gibi durmasının "nedeni"ni de gösterecektir. İştah ise her şeyin kendi varlığında sürüp gitmek, her bedenin uzamda, her ruhun ya da fikrin düşüncede sürüp gitmek için sarf ettiği çabadan başka bir şey değildir (conatus). Ama bu çaba bizi, karşılaşılan nesnelere göre farklı farklı şekillerde eylemeye ittiği için, onun bize nesnelerden gelen etkilenişlerce her an belirlendiğini söylemeliyiz.
Ebedi bir hakikati, bir başka deyişle bir ilişki bileşimini anlamamak, bunu bir buyrukmuş gibi yorumlamak için yeterlidir. Öyleyse bu ikinci tür göstergeler, birer buyurucu gösterge ya da vahiy etkisidir; bizi itaat ettirmekten başka bir anlamları yoktur. Teolojinin kesinlikle en büyük zararı da, itaat ve bilmenin doğaları arasındaki farkı göz ardı edip gizlemesi ve itaat ilkelerini bize bilgi modelleri olarak kabul ettirmiş olmasıdır.
Küçük çocukların mutlu olduğunu ya da ilk insanın yetkin olduğunu düşünmek kesinlikle mümkün değildir: Hem çocuklar hem de ilk insan, nedenlerden ve doğalardan habersiz, salt olayın bilincine indirgenmiş, yasasını bilmedikleri sonuçlara katlanmaya mahkum bir hâlde, her şeyin kölesi konumundadırlar, yetkinsizlikleri ölçüsünde de tedirgin ve mutsuzdurlar.
Gerçek Spinozacılar, hızlar ve yavaşlıklar, dondurucu katılaşma ve hızlanan hareketler, biçimsiz öğeler ve özneleştirilmez duygular bağlamında düşündükleri için Hölderlin, Kleist ve Nietzsche’dir.