Statü Endişesi

Alain de Botton

Statü Endişesi Gönderileri

Statü Endişesi kitaplarını, Statü Endişesi sözleri ve alıntılarını, Statü Endişesi yazarlarını, Statü Endişesi yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
“Ne zaman su yü­züne çıkacağı belli olmayan yeteneklerimize hakim olabilme­miz öylesine zordur ki çoğu zaman edindiğimiz başarılar dışsal bir gücün hediyeleriymiş gibi gelir bize. Yaşamlarımızın akışı ve sahip olduğumuz şeylere para yetiştirme yetimiz, hep bu bir belirip bir kaybolan, ele avuca gelmeyen dış güç­lerin elindedir. Bu gelgeç gönüllü, bizi strese sokan yeteneklerimizle olan ilişkimizi en iyi resmeden imge, antik Yunanlıların bulduğu Musalar imgesidir. Yunan mitolojisine göre dokuz Musa var­dır, bunlar bizi yetenekli kılan esin perileridir. Her bir Musa­nın yetki alanı (denetledikleri ve bahşettikleri yetenek türleri) ayrıdır. Musaların yetki alanları; epik şiir, tarih, lirik şiir, mü­zik, tragedya, korolu şiir, dans, komedya ve gökbilimdir. Bu alanların herhangi birinde başarı elde etmiş kişilerin unutma­maları gerekir ki sahip oldukları yetenekler tümüyle onlara ait değildir; eğer bu kolayca incinebilen esin perileri fikir de­ğiştirecek olursa, kişinin keyfini sürdüğü yetenekler bir ham­lede uçup gidebilir.”
Sayfa 110Kitabı okudu
"İnsanlar için yapılan her şey, kendilerine yardım etmeleri gerektiği düşüncesi ve itici gücünden mahrum bırakır onları. İnsan gelişiminde bir araç olarak kullanılan kanun yapma ögesi, ezelden beri gereğin­den fazla vurgulanmıştır. Ne kadar katı olursa olsun hiçbir kanun, tembeli çalışkan, müsrifi tutumlu, ayyaşı da mazbut bir adam haline getirmez."
Sayfa 102Kitabı okudu
Reklam
Adam Smith, Ulusların Zenginliği
“Zenginle­rin bencil ve açgözlü oldukları su götürmez bir gerçektir; on­lar yalnızca kendi çıkarlarını düşünürler, çalıştırdıkları bin­lerce işçinin emeğinden bekledikleri tek şey onların o boş ve sonu gelmeyen arzularını tatmin etmesidir; ancak bütün bun­lara karşın şu da bir gerçektir ki zenginler kendi gelişimleri­nin ürünlerini fakirlerle paylaşırlar. Yaşamın getirilerini eşit bir biçimde etraftakilerle bölüşürler ve sanki görünmez bir el bunu yapmaya yönlendirir onları. Yeryüzü, üzerinde yaşa­yanlar arasında eşit paylara bölünseydi de bundan farklı bir bölüşüm olmazdı zaten. Böylece zenginler bilmeseler ve iste­meseler bile dolaylı yoldan toplum menfaatine hizmet etmiş, insan türünün çoğalmasının yollarını artırmış olurlar."
“On sekizinci ve on dokuzuncu yüzyılda siyaset ve tüketim alanında gerçekleştirilen devrimler insanlığın maddi gelişi­mine büyük katkı sağlarken aynı zamanda psikolojik bir acı­nın da doğmasına neden oldu; çünkü bu devrimler yepyeni bir idealin etrafında vücut buluyordu: bütün insanların do­ğuştan eşit oldukları, herkesin her şeye ulaşabilmek için sınır­sız bir güç taşıdığı inancı.”
David Hume, İnsan Doğası Üzerine Bir İnceleme
"Kıskançlığı doğuran, kendimizle başkaları arasındaki oran­sızlık değil, aksine, yakınlıktır. Bir er generalini değil de çavu­şunu ya da onbaşısını kıskanır; aynı şekilde tanınmış bir ya­zar, adı sanı duyulmamış yazar çizer takımına değil de kendisiyle benzer konumdakilere hasetle bakar. Oransızlıklar ilişki­yi kesintiye uğratır; ya bizden uzakta duran şeyleri kendimiz­le karşılaştırmamızı engeller ya da karşılaştırmaların etkisini ortadan kaldırır."
İnsan, etraftakileri etkilemeye çalışmadığı zaman, yaşamak çok ucuza geliyordu.
Sayfa 313Kitabı okudu
Reklam
1.000 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.