"Edebiyatın gizemiyle ve onun tarif edilemeyen gücüyle karşılaştığımızda bunların kaynağını keşfetmemiz icap eder.
Ancak, nihayetinde, bu neye yarar? Edebiyat eseri önümüze derinliklerine inemediğimiz engin bir örtü fırlatır. Ve biz onun karşısında, etkisine karşı koyamayan adanmışlardan başka bir
şey değiliz. O örtüyü kaldırmaya kim cüret edebilir, keşfedilmezi keşfetmek, ulaşılmaza ulaşmak için? En güçlümüz bile ebedi gizemin önünde, güçsüzlerin en çelimsizinden başka, zil şıngırtısından ve teneke tıngırtısından başka nedir?"
"Ne olduğunuzu ve ne olmayı seçtiğinizi ve yaptığınız şeyin önemini hatırlamalısınız. İnsan ırkının askeri olmayan ve tarih kayıtlarına geçmeyen savaşları ve yenilgileri ve zaferleri vardır. Ne yapacağınıza karar vermeye çalışırken bunu hatırlayın,"
Geleceği bir etkinlik, değişim ve olasılık akışı olarak değil, keşfıni bekleyen bir ülke olarak, mahiyeti aslen değişmeden kalırken yeni kanatların inşa edilebileceği, yeni kitapların eklenip eskilerinin çıkarılabileceği büyük üniversite kütüphanesi olarak gördü. Geleceği, kendini adadığı ve bu kadar hatalı anladığı kurumda gördü; kendini bu gelecekte değişirken tasavvur etti, fakat geleceğin kendisini değişimin amacından ziyade aracı olarak gördü.
Hiçbir şey değişmemişti. Hayatları keyifsiz bir
işte harcanmış, iradeleri kırılmış , beyinleri uyuşmuştu. Artık hayatlarını verdikleri toprağın içindeydiler; ve toprak onları yıldan yıla, azar azar alacaktı.
Kimsin sen? Kendini kandırdığın gibi basit bir toprak çocuğu musun? Ah, hayır. Sen de hastalıklılar arasındasın; hayalperestsin, senden daha deli bir dünyada bir delisin, mavi gökyüzü altında hoplayıp zıplayan, Sanço'su olmayan bizim kendi Ortabatılı Don Kişot' umuzsun. Sen yeteri kadar akıllısın; her halükarda ortak dostumuzdan daha akıllısın. Fakat kusurun var, eski hastalığın. Burada bir şey var, bir şey bulacaksın sanıyorsun. Pekâlà, dünyada yeterince çabuk ögrenirdin. Sen de
başarısızlık için biçilmiş kaftansın; dünyayla savaşacağından değil . Seni çiğneyip tükürmesine izin verecek ve yanlış olan neydi, diye düşünerek oraya serileceksin. Çünkü sen hayattan
hep olmadığı bir şey olmasını, hiç olmak istemediği bir sey olmasını bekleyeceksin. Pamuktaki kurt, fasulye sapındaki solucan, mısırdaki kurt. Sen onlarla yüzleşemezsin, sen onlarla savaşamazsın. Çünkü sen çok zayıfsın ve cok güçlüsün. Ve dünyada gidebilecek hiçbir yerin yok."