“Peteğin dibindeki küçük bir yumurta iken, bugün çiçekten çiçeğe uçusan bir bal arısıyım. Altı hafta yaşındayım. Bu bizler için uzun bir süre.
Benim kadar faal bir hayat sürseydiniz, altı hafta içinde dünyanın çevresini üç kez dolaşırdınız. Yoruldum artık. Ama ömrümün tek bir dakikasını boşa geçirmedim.
Ben artık iyice yaşlandım çocuklar. Hayatım boyunca kendime hep şu soruyu sordum: "Neden bu kadar çok bal yapıyoruz?”
Çünkü bir kovan dolusu arının yiyemeyeceği kadar çok bal biriktirmiştik.
Bugün sorumun cevabını öğrendim. Kovanların sahibi gelip ballarımızı aldı. Demek ki, insanların bala ihtiyacı vardı. Biz bilmeden onlar için çalıştırılmışız.
Bal sever misiniz?
Sakın "Hayır!" demeyin. Çok üzülürüm. Ben hayatım boyunca siz bal yiyesiniz diye çalıştım durdum. Hiç pişman değilim, yeter ki siz, o pırıl pırıl tatlı balı ekmeğinize sürüp yerken, bir an için beni düşünün ve benim gibi milyonlarca arıyı siz bal yiyesiniz diye gece gündüz çalıştıran Rabbimize, "Benim için arılara bal yaptırdığın için, Seni çok seviyorum Allah'ım!" deyin.
Hoşçakal günlüğüm, hoşçakal dünya, hoşçakal çiçekli küçük tepecik, badem ağaçları, mor salkımlar, hanımeli çiçekleri ve hoşçakalın bal seven çocuklar!”
O küçük, zifiri karanlık kovanlarda, binlerce arıyla, mükemmel bir iş bölümü sonucu gerçekleşen mucizelere tanıklık etmek için okuyunuz!