Yaşam ve ölüm arasındaki mucizevi karşılıklı etkileşim anı, ruhun bedende aktive olduğu doğum anıdır. Yaşam süremiz ilk nefes ile son nefes arsındaki süredir. Ilk nefes anında, doğumdan hemen sonra,
yeni doğanların deri ve nefeslerinden gelen kokular tüm bitkilerin örnek kokusuyla aynıdır.
Yeni doğanın kokusu, onu kucağına alanın aklında ve kalbinde en derin ve en yoğun sevgi ve merhamet duyguları yaratır.
Bu koku benzersiz bir kokudur ve asla yeterince alınamaz. Bu kokunun mutlak bir saflık ve temizliği vardır. Ve içimizin, Yaratıcı'ya karşı güven ve teslimiyet duygularıyla dolmasına neden olur.
Bebekler saf ve günahsız doğarlar, içlerinde nur ve barış vardır. Peygamberlik ruhanun özünü içermektedir. Şüphesiz büyüdükçe masumiyetlerini yitirirler ve dünya hayatı içine battıkça-benilik makamına girdikçe bu koku da kaybolur.
Kalp makamında bulunanlar, temel bir iyilik halindedirler. Kendileri ve dünya hakkında iyilik hissederler. Bu makamdaki bir kişi, "Dünyada sadece iyi şeyler yapmak istiyorum. Tüm biçimleri ile doğayı seviyorum. Yaşama ilişkin bu yüce duyguları gördüğümüzde bu evredeki bir kişiyi hiçbir hastalık veya problemin rahatsız etmeyeceğini sanabiliriz. Gerçek, bunun tam aksidir. Bu makamdaki kişiler, gerek duygusal ve gerekse fiziki, hatta psişik dengesizliklere meyillidirler. Bu makama mahsus duygusal ve psişik bozukluklar arasında; konsantrasyon bozukluğu, unutkanlık, yetkisizlik korkusu, bazı riya tipleri ile aşırı vecd, zevk/neşe, kızgınlık, kibir ve başkalarının duygularına önem vermeme yer alır.