Cismen doğan kendine yabancıdır. Yabancı olan , el âlemdir. El âlem olma, cümle âlem ol. O âlem ki cümlesi Âdem'dir. Cümlesi Âdem olan, el âlem olmaz ama eli âlem olur. O el Hakkın elidir. Çünkü o el- Hakk'tır. O el ki elif ve lam'dır. Elif bir, la ise otuzdur. Cümlesi otuz bir eder. Otuz bir, üç ile birdir ya da cim ile elif'tir. Cim karnındaki noktaya gebedir. Elif'in bu noktadandır. O sebeple cim, üçtür. Bu üç olanda, bir ile iki ve de kendisi vardır. O sebeple cim elif ile başlar, bâ ile yol alır ve kendisi ile nihayete erer. Elif vahdet, bâ ise kesrettir. Cim ise cemdir ve de vahdet ile kesret olursa şeş cihet vücuda gelir. Cim ile elif dört eder ki o dar çâr ananın sırrıdır. Od, âb, yel ve rabdan hayat bulur ve âlem ibnü'ssır olur. Ve sırra kadem basar, her adımda görür bu sırrı.
Hiçbir yüz kendini göremiyordu. Rab olan Tanrıyı asla göremiyor oluşumuz acaba kendi suretinde yaratmış olduğu kendi yüzlerimizi göremiyor olmamızdan mı kaynaklanıyordu?