Bu kitabı okumadan öncede bildiğim bir şey vardı o da askeri tarihimiz ne kadar destan doluysa siyasi tarihimizin de o kadar istikbalperestik ve menfaatçilik ile dolu olduğuydu.
Son yıllarda edindiğim izlenimle tarihi bir yönüyle Freud' un Psikanalitik Kuramına benzetiyorum. Bu yön, bilinmeyenleri, gizli kapaklı kalan gerçekleri ifade ediyor.
Freud insan bilincini üçe ayırıyor ve bunu okyanustaki buz dağıyla özetliyor. Suyun yüzeyindeki kısım bilinci, görünen kısımla suyun birleştiği kısım bilinç öncesini, en altta kalan ve asıl buz dağının kendisi olan büyük kütle ise bilinçaltını ifade ediyor.
Tarihte bize anlatılan, ders kitaplarında her an göz önündeki kaynaklarda tarihin görünen yüzünü, su üstündeki kısmını bizlere anlatıyor. Ne yazık ki bu tarih değil. İnsan psikolojisini nasıl ki en çok bilinçaltı etkiliyor. Tarihide en çok tarihin bilinçaltı etkiliyor ve anlatılmayan, unutulmak, saklanmak, gizlenmek istenen gerçekler orada yatıyor. İşte asıl tarih bu. Her zaman anlatılan abartılmış, süslenmiş destanılaştırılmış, objektifliği kaybedilmiş, yanlı bir tarih yazımı kabul edilemez. Çünkü kandırmak amacıyla yapılan bir eylem iyi bir niyetle temellendirilmiş bile olsa hoş karşılanmaz. Eğrisiyle doğrusuyla tarih olduğu gibi aktarılmalıdır.
Tarihin biliç altını kavratmak yolunda güzel bir
adım olacağını düşündüğüm bu kitabı tarihe şüphe ile bakan, araştırmaya meraklı herkes okumalı.