Dediklerine göre, hamamın suyu kaynağında o kadar sıcakmış ki içinde bir domuzu dahi haşlamak mümkünmüş. Fakat bu suda kurbağaların hiçbir zarara uğramadan yüzüklerini kendi gözlerimle gördüm.
Ayrıca Osmanlıda insanlar arasında eşitlik gözetilmesi, bazı kişilere üstünlük tanınmaması da çok önemlidir. İtibarlı konumlara gelen bütün amirler -paşa, beylerbeyi, serasker gibi- bu konuma doğuştan soylu bir aileden geldikleri için getirilmiş değillerdir. Ünleri veya soyluluklan ile övünecekleri yerde şöyle konuşurlar: "Benim babam bir rençperdi veya gündelikçiydi veya çobandı, ama ben çalışkanlığım, kahramanlığım ve deneyimlerimle kendimi gösterip bu konuma geldim, kendime itibar ve servet sağladım." Bence gerçek soyluluk da soydan gelen değil, erdemler sayesinde edinilendir.
Yolculuk yapmak, bir "dünya okuludur"; burada herkes, mutlu ve mutsuz zamanlarında nasıl davranması gerektiğini, umudunu yitirmemeyi, coşkulu ve yürekli davranarak engelleri aşmayı öğrenir.
Buna karşın ev düzenlerine gelince, şu atasözü akla gelmektedir: "İyi giyinen kötü yemek yer," "Güzel bir kılıf, içindeki dolgu malzemesinden daha önemlidir," " Kaftanı pahalı olanın çorbası ucuz olur."