Muârız: İhâtalı (kesin) bir delille haram kılınmış bir şeyin, kesin olmayan bir delile dayanılarak mubah kılınmasını caiz kılacak huccetiniz var mı?
İmam Şafiî: Evet var.
Muârız: Nedir?
İmam Şafiî: Yanımdaki bu kişi hakkında ne dersin? Onun kanına ve malına tecâvüz haram mıdır?
Muârız: Tabii ki.
İmam Şafiî: Peki iki şahid onun bir kimseyi öldürüp
İmam Şafiî rahimehullah:
Arapça’nın özelliklerinden bazıları şunlardır: Âmm ve zâhir bir ifade ile hitap edilip, âmm ve zâhir bir mâna kastedilebilir. Bu hitap tarzında, ilk taraf zikredildiğinde, son kısmın zikredilmesine gerek kalmaz. Bazen de âmm ve zâhir bir ifade ile hitap edilip, tahsîsi söz konusu olan âmm kastedilir. Bu durumda, hitap edilen şey ile sadece bir kısmın kastedildiği anlaşılır. Bazı durumlarda da âmm ve zâhir ifade ile hâs kastedilir. Bazen de zâhir ile hitap edilir ve bundan başka bir şeyin kastedildiği lafzın siyâkından anlaşılır. Kelamın başında, ortasında ve sonunda bunlardan hangisinin murad edildiğini gösteren bir şey vardır.
İmam Şafiî’ye göre, sünnetin tespiti ancak Peygamber aleyhisselam’dan gelen haberler ile mümkündür. (İhtilafu’l hadis, s. 12; Beyhaki, Ma’rife.) Çünkü Allah, sünnete tabi olmamızı istemişse, ona ulaşma yolunu da bize göstermiş olmalıdır. O halde Rasulullah’ı görmemiş olan nesillerin sünneti tespit edip, Rasulullah’ın verdiği emirlere uymaları için, ona isnâd edilerek rivayet edilen haberlerden başka bir yolları yoktur. Bu haberlerin kabulu, Rasulullah’tan gelen sünnetlerin kabulu konusundaki Allah’ın emrine dayanmaktadır. (El-Umm)
İmam Şafiî rahimehullah: Biz ihâtalı bir bilgiye, doğru bir habere ve kıyasa dayanarak hüküm veririz. Bize göre bunlara ulaşma yolları farklıdır. Her ne kadar hepsini de kararlarımızda dayanak olarak alsak bile, bunların bir kısmı diğerlerine göre daha sabittir.
Muârız: Ne gibi?
İmam Şafiî: Bir kimse hakkında, ikrârına, delile, yeminden kaçınmasına ve karşı tarafın yemin etmesine dayanarak hüküm vermemiz gibi. İkrâr, delilden daha güçlüdür. Delil ise yeminden kaçınmaktan ve karşı tarafın yemininden daha güçlüdür. Her ne kadar bizler bunların hepsiyle aynı hükmü versek bile, bunlara ulaşma yolları farklıdır.
İmam Şafiî rahimehullah:
Her halukarda bir söz, ancak Kur’an ve Sunnete dayanarak bağlayıcılık kazanır. Kitab ve Sunnetin dışındaki her şey onlara tâbidir.
İmam Şafiî rahimehullah’dan:
Akıl ve edeb sahibine rahat yok oturmakta
Bırak memleketi, garib ol, sefere çık
Ayrıldıklarına bedel bulacaksın karşılık
Ve gayret et, gayrettir hayatın tadı
Suyu durgunluk bozar; aksa temizdir, pislenir durursa
Avlanamazdı aslanlar ayrılmasa
Ve isabet etmezdi ok yayından çıkmasa
Arab’ı Acem’i bıkardı tüm insanlar
Güneş yörüngesinde çakılıp kalsa.
Buhur dalı ağacında bir cins odundur
Altın toprak gibidir yerinden oynamasa
Kim gurbete çıksa ona arzu duyulur
Kim gurbete çıksa altın gibi aziz olur.