Zaten edebiyat Homeros’la başlayıp bitmişmiş. Shakespeare üstüne baharat serpmiş, Cervantes kapıyı kapamış, Kafka kapıya nal gibi kilidi asıvermiş, Orwell da anca Huxley’nin Zamyatin’i taklit etmesi sayesinde delikten bakmışmış.
Devlet arazisi, ulusal güvenlik umursanmıyor, milli servetten doğal güzelliğe her şey, sırf işler yolunda algısı yaratma uğruna, hiç düşünmeden satılabiliyor, betonlaşma aymasızca teşvik ediliyordu.
' Her işte bir hayır var: Öyle diyoruz ve belki doğrudur, bilemiyorum. Her işteki hayır meselesi, belki ' nasip ' , ' kısmet ' , ' hayırlısıyla ' , ve benzeri söyleyişlerle hayatlarımıza yerleştirilen, belki tümüyle koyun sürüsü misali yönetilmemize yönelik çabanın bir parçası kadercilikle, alakasız görünen olayların alakalandırılma çabasıyla, bahanelerle, yüce bir varlığın yüce planının varlığına inanarak başa gelenlerden teselli bulmakla ilgilidir. '
Turizm inşaat ve tekstille muazzam kalkınarak dünyanın en güçlü 17 ekonomisine dönüşen ülkemizi kıskanan, hasetlerinden çatır çutur çıtırdayan dış mihraklar yüzünden ülkenin herhangi bir yerinde sallanan,her el yarım kalmış bir inşaata,terk edilmiş bir fabrikaya sinek avlayan bir otele çarpıyordu.
Her işte hayır meselesi belki nasip kısmet ve benzeri söyleşilerle hayatlarımıza yerleştirilen, belki tümüyle koyun sürüsü misali yönetilmemize yönelik çabanın parçası kadercilikle alakasız görünen olayların,alakalandırılma çabasıyla bahanelerle yüce bir varlığın yüce planının varlığına inanarak başa gelenlerden teselli bulmak ile ilgilidir.