Hayatının büyük bir kısmı sürgünde geçen Refik Halit Karay, sürgün yıllarının Beyrut, Şam ve Halep kısmında, kendi vatanından uzakta yaşadığı zorlukları, gözlemleriyle kurgulayarak anlatmıştır. Buna Refik Halit'in muhteşem üslubu eklenince muhtemelen herkesin severek okuduğu bir roman olmuştur.
" Güneş hülya bozucu kaba, katı, ahlakperest, softa bir şeydi; halbuki geceler kana karışan zehirleri şuruplandırıyor, tatlarını, hassalarını artırıyordu (...)"
Kitabın üslup ve gözlemlerini bir kenara bırakıp kurgusuna gelirsek şöyle diyebiliriz: Sürgündeyken Hilmi Efendi'nin başka diyarlarda çektiği sıkıntılar anlatılırken kızı Seher'in evi terk edişiyle (kaçışıyla) olaylar bambaşka bir boyuta taşınır.