Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Surname

Aziz Nesin

Surname Sözleri ve Alıntıları

Surname sözleri ve alıntılarını, Surname kitap alıntılarını, Surname en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Cezaevi kapısında bekleyen kırmızı renkli cezaevi arabasına bindi. Yolda, Ustam'ın ençok etkisinde kaldığı sözleri üzerinde düşündü. "Hep yardım edeceksin," demişti. "Altın pas tutmaz, platin pas tutmaz denir, doğrudur. Altınla platin pas tutmaz ama pisliğe düşende pislenir bunlar. Tek paslanıp pislenmeyen insanın özüdür," demişti. "O öz ki, en kötü sanılan insanın bile içinin bir yerinde gizlidir," demişti. "İyilik etmenin yeri, zamanı olmaz; nerde olsa, kime olsa iyilik edeceksin," demişti. “Değil mi ki insanın pas pis tutmaz, kir toz bağlamaz bir özü var, işte onun için iyilik edeceksin," demişti. Kafasında düğümlenen tüm sorularını yanıtlamıştı. Niçin bu yeryüzünde istemediği şeyleri yapmak zorunda kalmış, niçin yapmak istediklerini yapamamıştı? Ustam bunları, en kalın çizgili sözlerle, en yalın biçimde anlatmıştı. "Biz insanlar," demişti, "hepimiz, her hücremizden görünmez milyarlarca iplikle topluma bağlıyız, toplumun bir katına bağlıyız," demişti, "bizi o iplerin yönettiğini bilmediğimizden, özgürüz, bağımsızız sanırız kendimizi," demişti. "Sen bağımsız olaydın hiç o suçları işler miydin; özgür olaydın hiç Tophaneli İlhami'yi vurur muydun?" demişti. "Öyleyse..." demişti...
Sayfa 98 - NESİN YAYINEVİKitabı okudu
Hayri, yazdığı şiirleri okusun da kendisine yol göstersin diye gazeteciye veriyordu. Şiirlerini nasıl bulduğunu sorduğunda her kezinde gazeteci ona, – Yaz, yaz Hayri arkadaş, yaz!.. diyordu. Bigün Hayri ona, şair olup olamayacağını sordu. Bir şiir kitabı bastırabilir miydi? Yoksa hiç beceremiyor muydu? Şiirden vazgeçmeli miydi? Gazeteci şu yanıtı verdi: Şiirden vazgeçmemeliydi. Şiir yazmayı sürdürmeliydi. Şair olmaya, şiir kitabı yayımlamaya gelince... Her ülkede onbinlerce, yüzbinlerce kişi keman çalar, piyano çalar yada başka çalgılar çalar. Ama bunların hepsi de piyanocu, kemancı değildir, hepsi de ille konser vermeye kalkmazlar. Ne var ki, kendileri de bir çalgı çaldıkları için, çalgı çalmayanlara göre müzikten daha çok zevk alırlar, dinledikleri konserleri daha iyi anlarlar. Zevk almak, bişeyden anlamak az şey midir? Şiir de böyleydi işte... Şiir yazan herkes ille de şair olmaz ama yazmavanlara göre şiirden daha çok zevk alır. Şiirle hiç uğraşmayanlar o zevki tadamazlar ve bunun ne büyük eksiklik olduğunu bile ayrımsayamazlar...
Sayfa 82 - NESİN YAYINEVİKitabı okudu
Reklam
Polisteki, savcılıktaki sorgularında ve mahkemedeki duruşmalarında çocuğu öldürmesinin gerçek nedenini, yani babasından intikam almak için bunları yaptığını söyleyememesi bundandı; çocuğun babasının kendisine yaptıklarının duyulmasını istemiyordu, ölse bile bunu açıklamayacaktı. İsterlerse assınlar, ama hiçkimse onun bir sapığın isteklerine boyun eğmek zorunda kaldığını öğrenmesin... Çocuğun ırzına geçmek istediğini, bağırınca da korkudan çocuğu boğduğunu söyledi.
Sayfa 36 - NESİN YAYINEVİKitabı okudu
“Düzde ağalık vermekle, damda ağalık vurmakla..” Yani cezaevi dışında ağa olmak isteyen boyuna verecek; para verecek, mal verecek, rüşvet verecek, bağış verecek, şölen verecek... Damda ağa olmak isteyen de boyuna vuracak; bıçakla vuracak, şişle vuracak, falçatayla vuracak, muştayla vuracak, tabancayla vuracak, hep vuracak...”
Sayfa 47
"Akşam saatleri olmasa, hapislik o denli zor sayılmazdı. Bu akşam saatlerinde hükümlülerin durup dururken gözleri buğulanır, bir acı saplanır bilinmez yerlerine, en dayanıklıları bile çocuklaşır, içlenirler. En çok yalnız kalmak, içini dökmek, türkü çağırmak, ya da şiir yazmak isteği işte bu saatlerde gelir tutuklulara. Hele o içini dökme isteği..."
Sayfa 34
Bütün acıların en acısı olan bir haber aldı. Annesi ölmüştü.
Sayfa 66 - Nesin Yayınevi
Reklam
Niçin bu yeryüzünde istemediği şeyleri yapmak zorunda kalmış, niçin yapmak istediklerini yapamamıştı?
Sayfa 98 - Nesin YayıneviKitabı okudu
Bizler, fırtınaya yakalanan gemilerden batmamak için denize fırlatılan safra örneği, toplumdan dışarı atılmışız. Toplumun dışkısı gibi atmışlar bizi buraya ki, kendileri arınıp bizden, kirlenmeyeler... Bu damlarda çok canlar verildi, çok canlar alındı... Tartı çekmez suçlarımız, yer götürmez günahlarımız var. Geldiğim ceza evindeyken bir Usta buldum kendime. Bana her bir zaman derdi ki Ustam: «Aman aymazlık etme! Fırsat varken iyilerden iyilik öğren, yiğitlerden yiğitlik öğren!» Ben de Ustam'dan aldığım dersimi söylerim sizlere: insanın kötüsü olmaz, yeter ki onun pas-pis tutmayan gizlideki özünü bul! İyilerden iyilik, yiğitlerden yiğitlik öğrenelim... Aymazlıktan uyanıp artık ayalim ki, başımıza bunca gelen, neden geldi bilelim...
Sayfa 100 - Nesin Yayınevi
önemli olan insanın vicdanını susturması için bir gerekçe uydurması, sonra da uydurduğu gerekçeye kendisinin de inanmasıydı.
‘’Geçmişten adam hisse kaparmış… Ne masal şey! Beş bin senelik kıssa yarım hisse mi verdi? ‘Tarihi tekerrür’ diye tarif ediyorlar; Hiç ibret alınsaydı tekerrür mü ederdi?’’
Sayfa 126Kitabı okudu
Geri199
1.000 öğeden 991 ile 1.000 arasındakiler gösteriliyor.