Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Susan Sontag - Entelektüel Bir İkon

Daniel Schreiber

Susan Sontag - Entelektüel Bir İkon Gönderileri

Susan Sontag - Entelektüel Bir İkon kitaplarını, Susan Sontag - Entelektüel Bir İkon sözleri ve alıntılarını, Susan Sontag - Entelektüel Bir İkon yazarlarını, Susan Sontag - Entelektüel Bir İkon yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Paris, Bir Sevda (1958-1959)
22 Mayıs 1957 tarihinde, eleştirmen Émile Henriot Le Monde gazetesinde Nathalie Sarraute, Alain Robbe-Grillet, Marguerite Duras ve Michel Butor adlı yazarların öncülük ettiği Fransız edebiyatındaki yeni gelişmeleri betimlemek amacıyla nouveau roman diye bir kavram ortaya attı. Yeni neslin eserleri, geleneksel romanın anlatı biçimlerine entelektüel ve sert bir karşı duruşta ortaklaşıyordu. Bu yazarlara göre, karakterin psikolojik gelişimi, anlatının sürekliliği ve her şeyi bilen yazar -başka deyişle tüm eski gelenekler- yakın zamanda biten dünya savaşını ve henüz başlayan Soğuk Savaş'ı anlamakta yetersiz kalıyordu. "Yeni romanlar" anlatıcı ile anlatılan zaman bakımından deneylere başvuruyordu. Yazarın izlerini metinden mümkün olduğunca silmeyi amaçladılar ve böylelikle edebiyatı yazarın niyetinden çok okurun yorumlayıcı gücüyle anlam kazanacak bir dil olayına dönüştürdüler. Beckett'in ve Kafka'nın ve aynı zamanda saygıdeğer hocası Kenneth Burke 'ün hevesli bir okuru olan Sontag da bu romanların entelektüel gönderimlerinden ilham aldı. Sonraları nouveau roman 'ın, yazdığı kurmaca eserler üzerindeki etkisini inkâr etse de, Rüyalarının Esiri (1963) ve Ölüm Tüneli (1967) adlı ilk iki romanında bu akımın özelliklerinin birçoğuna rastlanabiliyordu.
Sayfa 60 - Everest, Türkçesi: Gözde SerteserKitabı okudu
Reklam
"Sana yazarsam, seni görmek zorunda kalmam. Sana dokunurum. Dilim teninde gezinir."
Komünizm, faşizmin bir türüdür, hem de en başarılı türü, çünkü onda insani bir yüz vardır.
Ne profesör olmak niyetindeyim ne de gazeteci; hedefim entelektüel bir yazar olmak.
Reklam
The Doors ile Dostoyevski arasında bir seçim yapmam gerekseydi, elbette Dostoyevski’yi seçerdim. Ama seçim yapmak zorunda mıyım ki?
Sana yazarsam, seni görmek zorunda kalmam. Sana dokunurum. Dilim teninde gezinir.