Kitabı bitirmekte zorlandım çünkü çok fazla yazım hatası vardı ve bazı bölümlerde çeviriler çok garipti. Bazı yerlerde de alıntı ya da mektup kısımları olmasına rağmen neyin nerede başlayıp bittiği belli değildi. Okuduğum paragrafları anlamak için birkaç defa daha okuduğum çok oldu.
Konusu dikkatimi çeken ve gerçekten bilgi edinmek istediğim bir konu olduğu için kendimi bitirmeye zorladım yoksa yarım bırakmam çok muhtemeldi. 5-10 kelimenin birleşik yazılması mı dersiniz, bağlaç ve edatların ayrı/bitişik yazım hataları mı dersiniz birçok hata vardı. Bazı yerlerin sanki çevirmen alelacele çevirmiş bir taslak yollamış sonrasında da hiç kontrol edilmeden baskısı yapılmış gibiydi. Eminim Allice Miller çok daha düzgün ve anlaşılır bir dille ifade etmiştir kendini.
Ayrıca benim de bir hatam oldu. En başlanmayacak kitabıyla tanımış oldum yazarı. Yazarın derdini dinlemeden, derdine tepki verenlere cevaplarını okumuş oldum maalesef. Ayrıca yazar kitap içinde önceden yazdığı kitaplara da atıflar yapmıştı. Bu bana bir ders oldu, sıralama gerçekten önemliymiş.
Bu kadar eleştiri ve özeleştiriden sonra kitabın içeriğine gelecek olursam: çocuk ve çoğu insanın çocuk istismarına karşı olan suskunluğu; bunun nedenleri, sonuçları...
Herkesin doğru gördüğü bir şeye yanlış diyebilmek çok zordur, desteklenmezsiniz ve suçlanma ihtimaliniz çok yüksektir. Ancak Allice Miller'ın dediği gibi ‘’Binlerce yıllık geçmişi olan çocuk istismarı suçunun, gelenek, olağanlık, ‘senin iyiliğin için eğitim’ gibi tehlikesizmiş gibi gözüken etiketler altında kötülüğünü daha fazla sürdürmemesi için, en azından bilişsel düzlemde tamamen gerçeği su yüzüne çıkarmak için çaba harcanmalıdır.’’ Bu kitap da bahsettiği bilişsel düzlemi bizde oluşturuyor. Sonrası bize kalmış; bir adım atacak mıyız yoksa suskunluğumuzu hala koruyacak mıyız? Çocuk istismarına ve buna bilerek ya da bilmeyerek göz yumanlara bir farkındalık..
Alice Miller hem bir psikanalist hem bir psikanalist eğitmeniyken sonradan psikanalizi eleştiren biri olmuş. Çünkü psikanalizin ne kadar çocuk karşıtı bir yaklaşım olduğunu fark etmiş. Bunu da şu sözlerinden anlayabiliriz: ‘’Psikanaliz, varlık nedenini soyut ve yaldızlı sözlerle süslenmiş yapı sayesinde, somut gerçeklerin inkarına borçludur. Bu yüzden başarısız olması tesadüf değildir, aksine zoraki gerçektir. Bu, bütün toplumun korktuğu, çocukluk hakkındaki gerçeklerin bastırılması için kurulmuş, iyi işleyen bir sistemdir.’’ Kitapta psikanalizde yapılan hatalı yorumlamalardan da örnekler veriyor.
Ayrıca kitapta çocuk istismarı konusunda basının suskunluğundan, Hitler-Stalin-Çavuşesku gibi insanların çocukluğunda neler yaşamış olduklarından, bazı geleneksel uygulamalardan (kadınların klitorisinin alınması vb.) ve bazı doğru bildiğimiz yanlışlardan (affetmenin iyileştirici olup olmadığı tartışması) bahsediliyor.
Alice Miller’ın niyeti yerleşik dogmaları olgularla çürütmek ancak insanlar bunu görmek istemediğinde bu, işe yaramayan bir hareket. Genellikle yalanların gelenekle ve ideolojik ve dini paketlerle bize ulaştığını görmüyoruz sonucunda da çoğunluğun uygulamalarına güvenebiliyoruz. Kendimizi sorgulamamız gerektiğini hatırlatan bir kitap.