Onlara Şark’ın en büyük düşmanının cehâlet olduğunu anlatmaya çalışıyordum. Sonra ders güneşe, dünyaya ve yerin yuvarlaklığına geldi.
Günler ilerliyordu. Bir hoca onlara, vücut yapısını, hastalıkları, bir diğeri havayı, suyu ve maddeleri anlatıyordu. Dikkat ederdim. Bütün bunları dinlerken, hepsinin yüzünde terbiyeden ayrılmayan, fakat:
-Siz bildiğinizi okuyun. Biz bildiğimize inanalım, diyen şüpheci, hattâ, alaycı bir ifâde vardı.