"Düşündüm, bir hayat nedir?
Başlar ve biter, bir hayat nedir?
Acı ve tatlıdır, unutulur hepsi, bir hayat nedir?
Emin olmasam da 'hayat bir iz bırakmaktır' diyebilirim."
Suzan Defter, tarihsel olarak 12 Eylül sonrası döneminde geçen kısa bir aşk hikayesi.. Roman, iki karakterle birlikte günlükler aracılığıyla aktarılmaktadır. Kitabın sol tarafında Ekmel Bey'in yaşamını okurken sağ tarafında Derya'nın yaşamını görüyoruz. Her ikisinin yaşadığı hikayeler farklı olsa da ortak noktada buluşurlar.
Günlük, onlar için yaşadıklarını dökme tarihe not düşürmektir. Bir bakıma ardında tanık bırakmaktır. Derya, günlüğünü hem yarım kalmış Suzan'ın hikayesine hem de kendi yaşamına ışık tutmak için tutar. Onun Ekmel Bey'e kendisini Suzan olarak tanıtması da bundan dolayıdır. Aynı zamanda Ekmel Bey'in çevresinden uzaktayken annesinin anısıyla yaşadığı eve kiracı araması ile Derya'nın yaşamında babası yerine abisinin rol alması bu hikâyelerin ev/aile, sevgi/ortaklık, birey /yalnızlık üzerinde kurulduğunun göstergeleridir. Fakat Suzan, her ne kadar anlatılsa da o dönemin metaforik olarak çizilen bir aşk hikâyesinin kahramanı olarak kalmıştır..
"..Suzan Hanım gelmeyince oturup şu defteri okudum. Tek bir halin farklı sıfatlarla, farklı tamlama ve tanımlamalarla tekrarlanmasından ibaretmiş hayatım, gördüm.." s.124.