Henüz on sekiz yaşında hayatının en enerjik, en yaşam dolu olması gereken çağında dahi yaşamın 'an'dan ibaret olduğunu, sonsuz olanın 'şimdi' olduğunu ve geçen her 'şimdi'nin de öldüğünü söyleyen Sylvia Plath, yaşamın da gerçekte ölmüş olan ve bir bataklığa benzeyen bu geçmişte yer aldığını, buna göre değerlendirildiğini ve bir gün aniden gelen bir ışıltıyla ölümle buluşarak sözünü ettiği bataklıkta yerini alacağını düşünmüştür.