Tahkim-i Sâdât Şerh-i Mişkat

İsmail Çetin

Quotes

See All
İmam Beğavî diyor ki: «Hatta Şeyh Hasen-i Basrî ve Kattâde dediler kî: “Kelime-i tayyib - hoş ve temiz kelime, Allah'ın ism-i şerîfini zikretmektir; salih amel, farzları edâ etmek ve haramlardan kaçınmaktır. Binaenaleyh kim Allah Azze ve Celle'nin emrettiği farzları zayi ettiği halde Ismi'ni zikrederse, sözü de, ameli de reddedilir. Demek, iman, temenni ve süslenmek değildir. Bilakis iman,niyet olarak kalbde yerleşen, zâhirde de amelin onu tasdik ettiği şeydir. Kim güzel söz söyler, mesela zikir ve Teşbih söyler, doğru konuşursa,gayrı salih ameli işlerse, sözleri kendisine reddedilir. Kim de salih amel işlediği halde güzel söz söylerse, ameli sözünü kabul dergâhından geçirir. “...Allah Azze ve Celle'ye, güzel ve temiz söz yükselir ve salih amel de onu (güzel kelimesini » zikrini) yükseltir.." manası budu
İmam Tibrizînin Beğavîye uyarak sahih hadisleri sadece Müslim ve Buhâriye tahsis etmesi, fikri kaydırır; zannedilir ki Müslim ve Buhârî bütün sahih hadisleri tahric etmişler; veyahud gayrlarının hadisleri sahih değildir. Tabiî ki bu, vehmî bir hatadır. Çünkü sahih hadisler, Müslim ve Buhârîye sığmamaktadır. Bilakis Müslim, ve Buhârînin dışındaki Şerh-ul-Âsâr gibi mutemed kitablarda dahi sahih hadisler vardır. Ayrıca Müslim ve Buhârî, kitablarında bütün sahih hadislerini yazmayı iltizam etmedikleri gibi tahric de etmemişlerdir. Ancak tahric ettikleri hadisler de sahih hadislerden sayılmaktadır. Ve nitekim İmam Buhârî: «Ben el-Câmi* adlı kitabıma sahih hadisten başkasını dahil etmedim. Uzatmaktan korktuğum için sahih birçok hadîsleribıraktım - yazmadım.* dediği gibi, Müslim de: «Nezdimdeki sahih olan hadislerin hepsini, buraya - Sahîh-i Müslim'e koymuş değilim. Ancak ben, söz birliğiyle sahih gördükleri hadisleri koydum.* demektedir
Reklam
Ehl-i Sünnetten İmamlar Bir Tek Ailedir
Şu takrîb-uhmezâhıb(mezhepler arasinda yaklaşmalar) dediklerinden maksadları, Ehli Sünnet vel Cemaatten tanınan hidayet rehberleri ise, onların bu çalışmaları, hâsılı tahsilden ibarettir. Çünkü Ehli Sünnet vel'Cemaatin imamları ve rehberleri, dînin hizmetinde bir tek aile gibidir. Kitab ve sünnetten istinbat yollarını beyan etmelerinde, icmâ' ile
Niyet, irade, kasd eş anlamda olup, ilim ve amelin kendisine bağlanmış olduğu kalbi ve hissi bir haslettir. Öyleyse önce ilim, sonra niyet, sonra amelin keyfiyetinin bilinmesi, her işte öncelik alan bir haslettir= vazifedir
İmam Buhari
Annesinin tavsiyesi üzerine İmam Buhârî hadis İlmine taiib olmuştur. On yaşında iken ana okulundan çıkar çıkmaz, hadis okumaya başla-mıştır. Üstün zekasıyla hadis ezberlerdi. On bir yaşında iken, bir sened hususunda şeyhine red çekerek şeyhinin yanlışlığını bulmaya muvaffak olmuştur, şöyleki: Şeyhi: "Bize Sûfyan, Ebî Züheyrden, o da
Semerkand’da ehli hadisten dört yüz kişi Buhâriyi yanıltmak üzere bir araya gelip Şamlıların isnadını İraklılarla, İraklıların senedlerini Şamlılarla, Mekkelilerin isnadını Yemenlilerle ve aksini karıştırıp kendisine arz etmişler ve onu yanıltmak istemişler. Fakat Allah Azze ve Celle'nin kendisine bağışladığı zeka ile Buhârî, senedlerinin yanlış olduğunu ve karışık olduğunu beyandan sonra, her bir beldenin senedini, doğru ve isabetli olarak ortaya koymuş ve bu süretle dört yüz muhaddise galebe çalmıştır.
Reklam
Hafız Ibnu Hacer ve İmam Aynî (büyük muhaddisler) ittifakla diyorlar ki: “Ulemâ, Müslim ve Buhârî Kitabları'nın kabulünde ve bu hususta te’lif edilen kitabların en doğrusu olduğunda ittifak ettiler. Cumhur, Buhâri'nin, Sahîh-i Müslim'den daha essah olduğuna kail oldu." Bir daha bu konu gelecektir. Şimdi Buhârinin kitabına dil uzatıp naks ve ta'n nisbet edenlere ne demeli?!. Şu kargalar, galiba ağaçların yapraklarının düşüşü üzere dü­ğün yaparlar sonbaharda
100 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.