Tahrir Vazifeleri 7
İsmet ÖzelTahrir Vazifeleri 7 Sözleri ve Alıntıları
Tahrir Vazifeleri 7 sözleri ve alıntılarını, Tahrir Vazifeleri 7 kitap alıntılarını, Tahrir Vazifeleri 7 en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Unutulmamalı ki haçlı ruhu hıristiyanca bir bağlanışın değil, çapulculuk özlemlerinin ve nihayet mahrumiyet karmaşasıyla kıvranan bir kültürün üstünlüğü ele geçirme çabalarının bir ürünüdür.
Ama inancın inanç olabilmesi için kalp ile tasdik edilmesi gerektiğini biliyoruz. Bir insanın dil ile ikrar ettiği "şey" üzerinde konuşabiliriz; ama kalb ile tasdik ettiği üzerinde değil.
İnsan olmaya (ve ölmeye) doğrudur.
Bir şey çok önemli değilse, hiç önemli değildir.
Sayfa 59 - çıdam yayınları, birinci baskı, nisan 1993, cağaloğlu
İnandırmak inanmayı bozar. Bozulma önce inandırma çabasına kalkışanda baş gösterir. Çünkü inandırmayı deneyen kimse inanılmasını istediği "şey"i kabul edilebilecek bir biçimde sunma zorunluluğunu duyacaktır. Dolayısıyla kendi inanış dayanaklarını ilk sıraya koymayı değil, inandıracağı insan veya insanların beklentilerini karşılayacak bir "ambalaj" sağlamayı düşünür. Bu ambalajın ise inanılacak şeyin aşlına sadık kalması imkânsızdır.
İnanmak yerine aldanmak biz insanların kolayına gidiyor.
Batı Medeniyeti günümüzün "ahiretsiz" toplumlarını doğurduysa bu sonuca kutsallığı insan hayatından silmeye dönük tutumu yüzünden değil kutsallıkla hurafeyi özdeşleştiren tutumu yüzünden ulaştı.
***
Ucunda ölüm olan her şeyi ciddiye almak zorundayız.
***
Ucunda ölüm olan her şeyi ciddiye almak zorundayız.
Sayfa 37
İnanmak yerine aldanmak biz insanların kolayına gidiyor.
Sayfa 35
Kaybolan devemizin üzerinde biz vardık
Son çağda devemizi, hikmeti kaybettiğimizde, üzerinde biz de vardık. Kendimizi bulmadıkça devemiz ele geçmeyecek, devemizi bulmadıkça kendimize gelemeyeceğiz.
Biz insanlar "arayan" olmadıkça düşünen olamayız.
Sayfa 42
zımbaşko
İnandırmak inanmayı bozar. Bozulma önce inandırma çabasına kalkışanda baş gösterir. Çünkü inandırmayı deneyen kimse inanılmasını istediği "şey"i kabul edilebilecek bir biçimde sunma zorunluluğunu duyacaktır. Dolayısıyla kendi inanış dayanaklarını ilk sıraya koymayı değil, inandıracağı insan veya insanların beklentilerini karşılayacak bir "ambalaj" sağlamayı düşünür. Bu ambalajın ise inanılacak şeyin aslına sadık kalması imkansızdır.
Sayfa 21 - çıdam yayınları, birinci baskı, nisan 1993, cağaloğlu
"Ucunda ölüm olan her şeyi ciddiye almak zorundayız."
Sayfa 37 - Çıdam YayınlarıKitabı okudu
İnsan olarak biz inanmayı hayatımızın bir parçası kılamayız,bilakis hayatımızı inanmamızla anlamlı kılabiliriz.
Sayfa 29Kitabı okudu