Arka kapak yazısını okumakla, kitaba sımsıkı sarılmaya başlıyorsunuz. Bir kasabanın hüzünleri ve sevdaları yüreğinizi burkarken, kadim kültürümüzün parçalarından olan gizemli bilgiler, hocalardan sırlar, toplumdan sızan adetler, medet umulan türbeler, dallar çaputlar da hikayeyi besleyen fantastik unsurlar oluyor. Yaşadığımız bölgelerde kulağımıza çalınan ne çok gerçek üstü öykü vardır. Sahipleri olan defineler, cinlerin koruduğu hamamlar, kiliselerin yıkıntıları altından bizlere fısıldanan korkulu hikayeler. İşte Naime Hanım bizi geçmişte gezdirirken, hayatın acılarının yok sayılamıyacağını, kapıların ardında yaşananların birer dünya olduğunu tertemiz bir dille ve muazzam bir edebiyat ile sunmuş. Geçmişe dönüşler, anılar, gizem, fantastik boyut, güçlü tasvirler ve benzetmeler başarılı bir öykücü olan yazarımızın romanda da maharetli olduğunu ispatı olmuş. Kapılar açıldıkça büyüyen hikayeyle, kahraman sayısı çok da olsa, bunları birbirine bağlan kurgu, okuyucuyu yormadan bütünlük oluşturmuş ki yazarımızı ayrıca tebrik etmek gerekiyor. Geçmişin kapılarının ardındakini merak edin ki bugüne gelebilesiniz.