Ofise geldim. Kahvaltıyı yaptım. Arkadaş masasını silmek için peçete istedi. Her şey olağan. Ona peçete vermek üzere çekmecemi açınca olanlar oldu. Onları gördüm. Dosyaların ve müsveddelerin arasından parlıyorlardı. Gözlerim yerinden fırlayacak gibi oldu. Ellerimden kan çekildi, hızlıca. Bu çılgın kan ile yarış edercesine tebessüm indi suratıma. Öte yandan kan o denli hızla çekilmiş olacak ki üşümem gereken yerde ısınıverdim birden. Nasıl olur da unuturum? Perşembe günü hasta olmam sebebiyle erken çıkmıştım işten. Onları Cengiz ağabey teslim almış ve çekmeceye koymuştu. Fakat işte aklımdan çıkmış. İlgin. Daha ilginç olansa tüm bunların bir an içinde gerçekleşmesi. Gözlerimi kaldırdım ve arkadaşın elinin uzatılmış halde olduğunu gördüm. Ne? Evet, peçeteler! Uzattım iki tane. Ve sonra o parlaklığı yavaşça gün yüzüne çıkardım. Sizinle de paylaşayım dedim;
Şair-o korkak asker müflis adam adayı
Damarları kupkuru hüznü çok kabadayı
Türkçeyi omuzlamış o yemyeşil bohçayı
Dizleri sarsılıyor kan geliyor ağzından..
savaşmadık çekildik, dalaşmadık yenildik
ne adanmış, ne yiğit, ne korkusuz değildik
daha yaşar kişiyken kara yere eğildik
yüzüme tüküren topraktan utanıyorum
tutsak olan kişiye emdiği göğüs haram
savaşta kan, toyda al ve barışta süs haram
vuruşmayan bir dile eyittiği ses haram
Türkçeden, öz dilimden, ondan utanıyorum
namussuz ayakların çiğnenir yeri olduk
kızıl kanı çalınan yoksulun teri olduk
şuncacık itten pusmuş bir bölük börü olduk
sesimizi işitmez dağdan utanıyorum.
Size çocukları vermeyeceğim
düş görüp de gülen çehrelerini
ıssız çiçekleri vermeyeceğim
kuşları, buğdayı, değirmenleri
Tanrı sattığınız o pazarlara
Kurşun yesem dahi girmeyeceğim
Dizlerim kopuyor, sırtımda kaya
Olur da ölmezsem,durmayacağım.
Bana şiir gelirken kentli hırsız bir celep
Bir göçeri kandırır bir tayı iğdiş eder
Saray sundurmasında şairimsi ve gevşek
içlenişler, işkembe -ve tiksinti ve keder..
dünya bir kalabalık ıssızlıkmış anladık
kalp testisi sızmasa yanarmış bütün bütün
avunalım diyeymiş kabre nazır bu cümbüş
narkoz ve teselliler, sofya loren ve tütün