Bırakın. Kendi önünüzden çekilin. Yaşam kendisini kendi yolunda var ediyor. Kendi yolunuz süreçtir. Süreç yaşamdır.
Sürece güvenin. Bu Tanrı’ya güvenmektir. Kendinize güvenmektir.
Gerçek uyanıklık halinde cinsel enerji değiş-tokuşunu deneyimlediğinizde, Kim Olduğunuzun en yüksek gerçeğini bilirsiniz. Sevdiğinizin yüreği sizin eviniz olur. Sevdiğinizin bedeni kendi bedeniniz olur.
Yaşamaktan öylesine korkuyorsunuz ki, yaşamın kendisinden varlığınızın doğasını güvenlik adına feda ettiniz.
Evlilik dediğiniz kurum, sizin güvenlik yaratma çabanızdır. Tıpkı devlet denilen kurum gibi. İkisi de aynı şeydir: birbirinizin davranışına hükmetmek için kurumlaştırdığınız suni yapılanma.
Hükümet, hükmetmekten geliyor.
Tanrım, hiç böyle düşünmemiştim. Evliliğin, sevginin en yüksek ifadesi olduğunu düşünüyordum.
Düşündüğünüz bu olabilir ama inşa ettiğiniz kurum bu değil. Kurum, korkunun en yüksek ifadesi olarak varlığını sürdürüyor.
Evlilik, sizi sevginizde sınırsız, sonsuz ve özgür kılsaydı, sevginin en yüksek ifadesi olurdu.
Bugünün evlilikleri ise, sevginizi, verilen sözlere ve garantiye indirgiyor.
Evlilik, "olanın" hep aynı kalmasını garantileme çabasıdır. Bu garantiye ihtiyacınız yoksa, evliliğe de ihtiyacınız yoktur. Ve bu garantiyi nasıl kullanıyorsunuz?
Bir, içinizdeki güveni yaratmak yerine dışarıdan güven bekliyorsunuz.
İki, dışarıdaki güveni sonsuza dek garanti edemediğinizde, garanti kontratını birbirinizi cezalandırmak amacıyla kullanıyorsunuz.
Çünkü evlilik kontratına dayanarak dava açabiliyorsunuz. Verilen sözlerin tutulmasını, mahkeme yoluyla zorlamaya çalışıyorsunuz.
Bu yüzden evliliği yararlı buluyorsunuz.
Garanti için. Evlilik aynı zamanda, birbirinize hissettiğiniz duyguları garantileme çabasıdır. Başkasına bu duyguları hissetmeyeceğinizi garantileme çabasıdır.
kendi hakkındaki her küçük düşüncen, Beni yadsımaktır.
Kendin hakkında söylediğin her aşağılayıcı söz, Beni yadsımaktır.
Kendinle ilgili, "yeterli değilim" rolünü oynadığın her davranış Beni yadsımaktır.