"Biz mülk edinme dalgasının
sırtında yaşayanlardık;
gerçekten, dalgaların kayalara vurmayacağına
ve boğulmayacağımıza mı inandık?"
Vay canına... Bu kitap çok... başkaydı? Doğru kelimeyi bulabileceğimi sanmıyorum. Hayatın her köşesinden, hayal gücümün kuytularından, her şeyden. Her şeyden unsur bulabilirsiniz bu kitapta. Acı, keder, mutluluk, neşe, umut, umutsuzluk, gerçeklik... Her duygu. Sanırım bu kitaba pek nesnel bakamayacağım.
Biz insanların acınası hallerinin beni bu kadar etkileyen bir şekilde daha önce hiç anlatıldığını hatırlamıyorum. Okudum, ama okumak yetmedi. Sanki... Okuyunca her şey havada kalıyormuş gibiydi. Kendimi ormanlarda yalnız bir maceracı, dünyanın sonunu getirmiş insanların nedeniyle acıları yaşayan aciz bir varlık gibi hissettim.
Okumak yetmedi. Daha fazlası olmak zorunda. Yalnızca... Böyle olmamalıyız değil mi? Biz insanlar, bu kadar acımasız ve bu kadar acınası mıyız? Fantastik unsurlar gerçekliğe bu kadar mı yakın? Yıldızlar kadar mı uzak?
Bilmiyorum. Sadece kendimi aç hissediyorum, bu kitaba mı? Emin değilim. Daha fazlası lazım. Okumak yetmedi...