Birinci kitaba nazaran daha iyidi. Kate'nin düşüncelerini, yaptıklarını hiçbir zaman desteklemeyeceğimi fark ettim; çünkü ben daha cazgır ve daha gururluyum. Kate, son ana kadar sesini bazı şeylere çıkarmadı ama bu benim yapabileceğim bir şey değil ve ben, içimdekileri haykırmadan duramam, ayrıca başkalarının istediği gibi yaşayamam, bana doğru düzgün bir açıklama yapılmadan en azından; bu sebeplerle Kate karakterini pek sevemedim. Aslında bu seride: şu karakteri seviyorum, dediğim biri yok, bu sanırım ilk defa başıma geliyor. Evet, bu kitap birinciye nazaran daha iyidi ama yine de altı boş hissi geçmiş değildi. Kıskanç, seven bir kadının neler yapabileceğini, nasıl çirkinleşebileceğini görüyoruz bu kitapta ama bu, bir bakıma da gurursuzluk ve fazlaca alçalmayı da beraberinde getiriyor. Gereksiz yere kitapta var olan bir iki kişi var, cidden onların konuşmalarını okurken: Lütfen, bu beyinsizliği daha fazla okumak zorunda kalmayayım, diye düşünerek hızlıca okudum. Kitabın sonunda olan durumun bir kısmını tahmin ettim ama diğer kısmı kesinlikle tahmin etmediğim bir şeydi ama şaşırmadım da, sadece üzdü.
Kate, sınavları geçerek Henry'nin karısı olduktan sonra, Kate'nin Henry'e karşı hisleri büyürken, Henry'nin Kate'den daha fazla uzaklaşması, Kate'yi oldukça fazla yaralıyordur. Kraliçe olmasına dair gerçekleşen resmi törende, Titanların kralı Kronos, tarafından saldıraya uğrarlar. Ölümsüz olan bu Tanrıları öldürebilecek tek kişi olan Kronos ile Calliope'nun yaptıkları planla, herkes özellikle Kate, tehlikededir. Bir çıkar yol bulmaya çabalayan Tanrılar ve oluşan iç çatışmalarla sonucun ne olacağı belirsizdir.