Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Tanrıların Vatanı Anadolu

C. W. Ceram

Sözler ve Alıntılar

Tümünü Gör
Egon Friedell
"İnsanın en büyük özlemi, sürekli rüyası, kronolojiyi dünyaya getirmektir. Zamanı bir defa görülebilir, ölçülebilir, hesaplanabilir şematik hale getirelim; içimizde hemen onun bize ait olduğu, ona egemen olduğumuz kanısı doğacaktır. "
Sayfa 165 - Koza Yayınları, 1974
Hititolog Albrecht Götze'nin dediği gibi, "Avrupalı ulusların kültür dünyasında görünmeleri Hititler'le başlar; bu da onların ilginç­liğini daha da artırmaktadır."
Reklam
Kadeş Savaşı
Asi ırmağı kıyısında yapılan bu savaşın kitabımız için ayrıca bir çekiciliği vardır. Bir defa kesinlikle varyapımını sağlayabildiğimiz tarihin ilk savaşıdır. Üstelik bilinen bu savaşı bilinen ilk barış antlaşması izlemiştir. Bu antlaşma politik açıdan İsa'dan sonra 20. yüzyılda ulusların ortaya koyduğu birçok ba­rış antlaşmasından daha üstün niteliklere sahiptir.
Sayfa 114 - Remzi KitabeviKitabı okudu
Hititler
Toplum düzeni bir hukuk sistemiyle güvence altına alınmıştır. Bu hu­kuk bilinen bütün Doğu yasalarıyla karşılaştırıldığında, insana ·değer verme özelliğiyle belirgin bir ayrılık göstermektedir. Bu hukukta göze göz kısas ilkesi yoktur; o çağlarda bütün dünyada görülen misilieme adaletine zıt olarak bu­rada telafi etme - giderme adaleti vardır. Hitit Devleti'nin şimdiye kadar belirttiğimiz bu özellikleri, onu M.Ö. 2. binyılın öteki Doğu devletlerinden açıkça ayırıyor; bu ayrılık - görece değil de Avrupa ölçüsüne göre yargılasak dahi, yine de - olumlu niteliktedir.
Sayfa 139 - Remzi KitabeviKitabı okudu
Vadar, water, Wasser! Üç binyıl ötelerden bir Hititli'nin susuzluk feryadı bu . . . ve bu feryat çagımızda Almanya'nın Kuzey Denizi kıyılarında oturan bir Frieslandlı tarafından ya da Amerika'nın dogu kıyısında yaşayan bir Pennsylvanialı tarafından anlaşılabiliyor; insanı ürperten bir olay! . . .
Sayfa 62 - Remzi KitabeviKitabı okudu
Hitit dili üzerine : Latince, ölü bir dildir, fakat bugün pek çok kimse tarafından yazılabilir; iki binyıl önce Romalılar'ın zafer anıtları üstüne yazdıkları yazılar okunabilir; birçokları bunları sadece okumakla kalmazlar, aynı zamanda anlarlar da. La­tince, bir ulusun dili olarak Roma İmparatorluğu'yla birlikte göçüp gitti, ama eğitim dili olarak yüzlerce yıl varlığını korudu, günümüze kadar geldi. Ölü bir dil olmasına karşılık onunla ilgili bilgiler asla kaybolmadı. Böylesine ideal bir durum, eski Doğu dillerinin ve yazılarının çoğunda görülmüyor. Geçen yüzyılın arkeologları toprağın altından sayısız yazılı belge çıkardılar; taş yazıtlar, kil tabletler, mühürler, tahtadan kitaplar ve papirüsler. Bu belgelerin kimisinde bilinen bir yazı vardı, fakat kullanılan dil bilinmi­yordu. Kimisinde ise hangi dilde yazıldığı biliniyordu, buna karşılık kullanılan yazı sistemi bilinmiyordu. Bir de öyleleri vardır ki ; bilinmeyen dilde, bilinmeyen bir yazı sistemiyle yazılmışlardı. Bu yetmiyormuş gibi başka bir zorluk daha yüklenmişlerdi, hiç bi­linmeyen bir ulusun yazılı belgeleriydiler. lşte William Wright "Hama Taşları"nı duvardan söktüğü an böylesine üç başlı bir muamma karşısında kalmıştı. Taşlarda şimdiye kadar hiç görülme­miş bir yazı sistemi vardı, bilinmeyen bir dil kullanılmış ve bilinmeyen bir ulus tarafından yazılmıştı.
Reklam
Küçükasya(Anadolu), lspanya'dan, Almanya'dan, Amerika'dan, Kaliforniya'dan da­ha büyük değildir. Avustralya'daki Queensland eyaletinden biraz küçüktür. Coğrafyası bakımından merkez noktası sayılan Kayseri'de, Amsterdam' daki gibi kış, Toulouse'deki gibi de yaz olur. Toros boğazlarında bugün de ya­ban hayvanları dolaşır; kurt sürüleri koyun ağıllarına saldırır ve Afrika sürün­genleri, kayalarda güneşlenir. Ve karanlık çökünce sırtlanlar katırtırnağı or­manlarında dolaşmaya, çakallar gece şarkılarını söylemeye başlar.
100 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.