Dünya Tarihçesi 3. Kitap

Tanrıların ve İnsanların Savaşları

Zecharia Sitchin
Sümerler, dünya üzerindeki ilk yerleşimi kuranların başka bir gezegenden gelen astronotlar olduğu ifadesini sıkça kullanmış ve vurgulamışlardır.
Sayfa 94 - Ruh ve Madde Yayınları
Grek ve Hindu tanrıları arasındaki savaş ve soyağacı benzer­ likleri yetmezmiş gibi, Hitit krallık arşivinde (bugünlerde Bo­ğazköy denilen bir mevkide) bulunan bir tablet, aynı tarihsel hi­kayenin, yani bir nesil diğer bir nesil içinde azalırken nasıl bir tanrının diğeriyle üstünlük elde etmek için savaştığının farklı çeşitlemelerini içermektedir.
Sayfa 95 - Ruh ve Madde YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Önsöz
İnsanın insanla savaşmaya başlamasından çok önce, tanrılar kendi aralarında savaştılar. Gerçekte İnsanoğlunun Savaşları, Tanrıların Savaşları yüzünden başladı. Ve Tanrıların Dünya'nın kontrolünü ele geçirmek için yaptıkları savaşlar, önce kendi gezegenlerinde başlamıştı. İşte böylece, insanoğlunun kurduğu ilk uygarlık, nükleer bir felakete yenik düştü. Bunlar kurgu değil, gerçektir; tümü de çok uzun zaman önce Dünya Tarihçesi'nde yazılmıştır...
Sayfa 9 - Ruh ve Madde YayınlarıKitabı okudu
ESKİ TANRILARIN SAVAŞLARI
Kumarbi'nin Anu'yla giriştiği kavgadan sonra ne kadar süre uzaydaki platformda kaldığı, bu metinlerden pek anlaşılamamaktadır. Ancak biraz zaman geçtikten ve Anu'nun laneti sonucunda karnında büyüyen o "taşları" çıkardıktan sonra, Kumarbi'nin Dünya'ya indiğini öğreniyoruz. Metnin kayıp bölümlerinde açıklanmış olması muhtemel bazı nedenlerden ötürü, Kumarbi, Abzu'daki Ea'ya gitmiştir.
Sayfa 121 - Ruh ve Madde YayınlarıKitabı okudu
Keops'un Büyük Piramit'i inşa ettir­miş olamayacağını kanıtlamıştık; çünkü piramitlerinin yakını­na, onun kendi döneminde zaten var olduğunu söylediği taş bir levha dikmiştir. Yazıtta, Keops'un varisi Kefren zamanında ya­pılmış olması gereken Sfenks'ten bile söz edilmektedir.
Sayfa 176 - Ruh ve Madde YayınlarıKitabı okudu
Kimse henüz, "Titanlar"ın tam olarak ne anlama geldiğini bulamamıştır; ancak bu hikayerin kökeni Sümerlere ve tanrı adları da Sümerceye dayanıyorsa, o zaman Sümer dilindeki Tİ.TA.AN, kelimesi kelimesine "Gökler­ de Yaşayanlar" anlamına gelecekti; ki bu, kesin olarak Kumar­bi'nin başını çektiği İgigilerin lakabıdır ve karşılarındaki düş­man "Dünya Üzerindeki" Anunnakilerdir.
Sayfa 125 - Ruh ve Madde YayınlarıKitabı okudu
Reklam
ESKİ TANRILARIN SAVAŞLARI
Ancak ilk başlarda, Anu Hanedanı ve Alalu Hanedanı arasında uzun süren, acı dolu çekişmeler vardı. Bu, Dünya'da bir Titanlar Savaşı patlak vermesine neden olan bir düşmanlıktı. Öylesine bir savaştı ki bu, "göklerdeki tanrılar" ile "karanlık Dünya üzerindeki tanrıları" birbirlerine düşürmüştü; olaylar doruk noktasına tırmandığında, İgigiler ayaklanmasına dönüşmüştü!
Sayfa 120 - Ruh ve Madde YayınlarıKitabı okudu
ESKİ TANRILARIN SAVAŞLARI
Göklerin Krallığı'ndaki hikaye genişletilmiş ve diğer bazı Hitit/Hurri metinlerinde de devam ettirilmiştir; bilim adamları bu metinlere genel olarak Kumarbi Dönemi adını vermişlerdir. Oldukça zahmetli bir şekilde biraraya getirilen (ve buna rağmen halen dağınık parçalar halinde olan) metinler, hikayenin farklı versiyonlarının ve kayıp metin parçalarının ortaya çıkarılması ve H. Güterbock (Kumarbi Mythen von Churritischen Kronos) ile H. Otten [Mythen von Gotte Kumarbi-Neue Fragmente (Tanrı Kumarbi Mitolojisinden Bölümler)) tarafından değerlendirilip yerlerine oturtulmasıyla, daha da anlaşılır hale gelmiştir.
Sayfa 121 - Ruh ve Madde YayınlarıKitabı okudu
ESKİ TANRILARIN SAVAŞLARI
Anu'nun Dünya'ya yaptığı ilk ziyaret ve ardından almış ol­ duğu karar, takip eden bin yıllık dönemin olaylarını şekillendirmiştir. Zaman içinde Adem'in -bildiğimiz adıyla İnsan, Hama Sapiens- yaratılmasına öncülük etmiş, aynı zamanda Dünya'da Enlil ve Enki'nin ve onların soyundan gelenler arasında gelecekteki ihtilafların tohumlarını atmıştır.
Sayfa 120 - Ruh ve Madde YayınlarıKitabı okudu
İNSANOGLUNUN SAVAŞLARI
Yazmaların en uzun ve eksiksiz, belki de en etkileyici olanlarından biri, gelecekteki bir savaşla, bir tür Son Savaş'la ilgilidir. Bilim adamları tarafından, Karanlığın Oğullarına Karşı Işığın Oğullarının Savaşı olarak adlandırılan bu yazmalar, tüm dünyaya yayılacak bir savaşı öngörmektedir, ilk olarak Yehuda topraklarının komşularında başlayacak olan, tüm eski dünyayı içine alacak şekilde şiddeti ve kapsamı giderek artacak yerel savaşlar... "Işığın Oğullarının Karanlığın Oğullarıyla, yani Belial ordusuyla ilk çarpışması Edom, Moab, Ammon ve Filistin bölgesindeki birliklere karşı bir saldırı olacaktır; daha sonra Asurlu Kıptilere ve de onlara yardım ettiği halde Ahiti bozanlara karşı. .." Ve bu savaşlardan sonra, "sıra Mısırlı Kıptilere gelecek" ve "zamanı gelince de... kuzeydeki krallara..."
Sayfa 11 - Ruh ve Madde YayınlarıKitabı okudu
Reklam
İNSANOGLUNUN SAVAŞLARI
1947 baharında, Ölü Deniz'e bakan sarp kayalıklarda, sürüden ayrılan bir koyunun peşine düşen bir çoban çocuk, toprak küpler içinde İbranca el yazmalarının saklı olduğu bir mağara keşfeder. Bunlar ve sonraki yıllarda bölgede bulunan diğer parşömenler -genel adıyla Ölü Deniz Yazmaları- neredeyse, iki bin yıl boyunca el değmeden oldukları yerde yatmış, Yehuda topraklarının Roma İmparatorluğu iktidarına kafa tuttuğu çalkantılı yıllar boyunca özenle saklanmıştı.
Sayfa 11 - Ruh ve Madde YayınlarıKitabı okudu
ESKİ TANRILARIN SAVAŞLARI
Bütün bunların Nibiruluların, Dünya'ya yerleşmelerini takip eden günlerde gerçekleştiğini ve Anu'nun dünyaya ilk ziyaretinin yarattığı bir sonuç olduğunu, Göklerin Krallığı metninden öğreniyoruz. Eski düşmanları hatırlatan metin, onlardan "kudretli eski tanrılar, eski zamanların tanrıları" şeklinde söz etmektedir. "Tanrıların baba ve anneleri" olarak Anu ve Alalu'nun beş atasının adlarını saydıktan sonra metin, Nibiru'daki taht üzerinde oynanan oyunları, Alalu'nun Dünya'ya uçuşunu, Anu'nun Dünya'yı ziyaretini ve Kumarbi'yle bunu izleyen çekişmelerini anlatarak öyküye başlar.
Sayfa 121 - Ruh ve Madde YayınlarıKitabı okudu
M.Ö. beşinci yüzyılda Mısır'a yaptığı ziyaretin ardından, He­redot, Greklerin tanrısal kavram ve inançlarını Mısırlılardan al­dıklarına ikna olmuştu. Kendi yurttaşları için, karşılaştırılabile­cek Mısır tanrılarını tanımlamak üzere Yunan tanrılarının adla­rını kullanmıştır. Onun Yunan teolojisinin Mısır kökenli olduğuna dair inancı, yalnızca tanrıların karşılaştırılabilir özellikleri ve isimlerinin an­lamlarından değil, (ağırlıklı olarak) onlarla ilgili hikayelerdeki benzerliklerden de kaynaklanmaktadır. Bunlar arasından ol­dukça esrarengiz bir benzerlik, basit bir tesadüften öte bir şey olarak Heredot'un dikkatini çekmişti; bu, bir tanrının diğer bir tanrı tarafından üstünlük mücadelesinde hadım edilmesinin öy­küsüdür.
Sayfa 68 - Ruh ve Madde YayınlarıKitabı okudu
Genetik bilimi ve teknolojilerindeki son ilerlemeler, bir taraf­tan Sümerlerin kademeli evrim teorisini ve diğer taraftan da Anunnakilerin genetik mühendisliği neticesinde (aksi taktirde açıklanamayan) biyolojik olarak ileri bir Homo Sapiens türünün belirivermesini doğrulamaktadır. En yeni metot olan tüp bebek­le üreme -dişi yumurtasının alınarak, seçilmiş erkek menisiyle döllenmesi ve döllenmiş yumurtanın kadın rahmine yerleştiril­mesi- bile, bundan dört bin yıl önce Sümer metinlerinde tarif edilen işlemle aynıdır.
Sayfa 143 - Ruh ve Madde YayınlarıKitabı okudu
Ya Güneş Sistemimizin on ikinci üyesi, yani Plüton'un öte­ sindeki onuncu gezegen, Sümerlerin Nibiru'su (ve Babillilerin Marduk'u), varlığı 12. Gezegen'den çıkan, temel ve yankı uyan­dırıcı sonuçla kanıtlanan gezegen için ne söylenebilir? 1978 yılında, Washington'daki Birleşik Devletler Deniz Göz­lemevi, -tahmin
Sayfa 143 - Ruh ve Madde YayınlarıKitabı okudu