Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Tanrının Askerleri 2

Nazım Tektaş

Tanrının Askerleri 2 Sözleri ve Alıntıları

Tanrının Askerleri 2 sözleri ve alıntılarını, Tanrının Askerleri 2 kitap alıntılarını, Tanrının Askerleri 2 en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Reklam
Kırgızlar
Bir zamanlar Moğolistan’da dehşet saçan Kırgızların torunları, Moğollar’a tabiliği kabul eden ilk Türk kavmi damgasını yediler. ... ünlü Manas Destanı’nın boy verdiği Kırgız toprağı o gün bu gündür gümrahlaşmaktadır...
Sayfa 397Kitabı okudu
Kırgızlar
Kırgız uyur Kıtan uyumazmış. Su uyur düşman uyumaz misali. Moğollar’dan bir Kabil’e olan Kıtanlar zaman içinde güç kuvvet toplamışlar. “Kara Hitaylar” olarak da bilinen, hatta sonraları hep böyle anılan Kıtanlar 920’de Kırgızların hürriyet ışığını bir üfürükte döndürdüler... Kıtanlar Kırgızlarla savaştılar, kan döktüler ve kanları döküldü. Düşmanlarını sürüp çıkardılar. Sonra nedendir bilinmez, bu toprakların bir önceki sahiplerini yani Uygurları çağırdılar. “Gelin eski vatanınıza yerleşin” dediler de onlardan cevap bile gelmedi... Ötüken’in Kıtanların eline geçişiyle Bütün Moğolistan’da Türk varlığının son ermesi Türklük adına elem vericiydi ve bunda Kırgızlarım vebali büyüktür. Sahip olamayacakları bir vatanı sahiplerinden (Uygurlar) kanla almıştılar. Vahşet uygulamışlardı Uygurlara. Tekrar eski topraklarına sürüldüler. Yani Köymen (Sayan) Dağları havalisine gidip yerleştiler. Öyle bir iş yapmış oldular ki, ne kendileri hayrını gördü ne öbürleri...
Sayfa 395Kitabı okudu
Gök-Türkler Tonyukuk Kitabesi Güney Cephesi 6 ve 7. Satır
Yufka olanın delinmesi kolay olur, ince olanı kırmak kolay. Yufka kalın olsa delinmesi zor imiş. İnce yoğun olsa kırmak zor imiş.
Sayfa 187 - Hayat YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Küçücük beylikten cihan devleti olmaya yürüyen Osmanlı ile İstemi Yabgu’nun yürüyüşü birbirine çok benziyor
Bozkır sadakatten malûldür, mazisi vefasızlıklarla dolu. En ağır bedenlerin en iri ayaklarla açtığı izler bile meşum rüzgârların uçurduğu tozlarla kapanıveriyor. Bir zamanlar Büyük Hun İmparatorluğu yükselmişti, yerle bir oldu. Tabgaçlar güneş gibi parlamıştı, ufukta, yağmur değmiş ateş kalıntısına döndüler; Çinli oldular. Kimliklerini inkâr bile kurtaramadı onları da, başka isimlerle ikiye bölündüler. Şimdi GökTürk korkusundan titreyenlerden ikisi de bunlardır. Juan-juanlar vahşi çiçekler gibi sarp yerlerde açmışlardı, onların da kökleri çürüdü. Gök-Türkler, bütün bu geçmişlerden ders almak, adımlarını dikkatli atmak durumundalar. Bir göz kırpımı her şeyin sonu olabilir.
Uygurlar
Her daim görülmekte olan bir şey var ki paylaşmak kazanmaktan daha zor.
Sayfa 260 - Hayat YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Uygurlar
Karahanlılar kafir olarak niteledikleri soydaşlarına İslam’ı aşılama amacındaydılar. Bunda ne kadar zamanda, ne kadar başarılı oldular bilmiyoruz fakat bir iz bıraktığı malum. Uygurlardan bir kısım insan Müslüman olmuş, onların gayretiyle de bu din Çin’e girmiş. Çin’de ilk Müslüman olan Çinlilere Huei-ho (Uygur) deniyordu.
Sayfa 361 - Hayat YayınlarıKitabı okudu
Şunu da hatırdan çıkarmamak icap ediyor. Bir kere Asya da saf ırk aramak beyhude emek olur. Bu kıta, üzerinde katışıksız bir ırk yaşatma şansını bir türlü yakalayamamıştır. Ve saflarında saf kalma derdi yok. Bazıları bazen titiz davranışlara girişmiş. “Hunlarda Hun sayılmak için herhangi bir boyun üyesi olmak gerekirdi. Ancak, evlilik yoluyla veya shan-yû (yabgu)’nun buyruğuyla da boy üyeliğine kabul edilmek mümkündü ve bu durumda o kişiyi kendilerinden birisi olarak görürlerdi. Hunların haleĘeri olan Türkütler (Gök-Türkler), bütün kabileleri bünyelerine kabul etmeye başladılar.”
Bumin Kağan’ın nasıl öldüğünü anlamamız mümkün olmamakla beraber, cenaze merasimi kitabelerde anlatılmaktadır. Şöyle: “İli tutup, töreyi düzenlemiş. Kendisi sonra ölmüş. Yaşçı, ağlayıcı, doğuda gün-doğusundan Bök-halkı, Çöllüg-İlliler. Çinliler, Tibetliler, Avarlar, Kırgızlar, Üç-Kurıkanlar, Otuz-Tatarlar, Kıtanlar, Tatabılar gelip ağlamış, yas tutmuşlar. Bu kadar ünlü kağan imiş
Aslan olmadan, ormanda krallık taslayanlar bir gün yem olmaya mahkûmdurlar.
Gök-Türkler
Türkler sedef içindeki inciye benzerler. Kabuğunun içindeyken bir değeri yoktur, ama kabuğundan dışarı çıktığında padişah tacını, gelinlerin boynunu ve kulaklarını süsleyecek kadar değerli olurlar... Bilge Türk Hakan’ı Efrasiyab
Sayfa 191 - Hayat YayınlarıKitabı okudu
23 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.